VAYERA: Bu dünyada yaşamak

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı 0 yorum
20 Ekim 2010 Çarşamba

“Vayera elav Ad..., ......... vayisa enav vayar veine şloşa anaşim nitsavim alav..........vayarots kikratam......... veekha pat lehem vesaadu libehem – Tanrı Ona göründü........ve işte üç kişi onun önüne çıkmıştı. Onları davet için koştu.......bir parça ekmek alın ve kalbinizi doyurun.” Bereşit (18/1-5)

Herkesin yakından bildiği bir sahne. Avraam sünnetin üçüncü gününde çadırının kapısında misafir beklemektedir, bu arada Tanrı ile konuşmaktadır. Birden bire önüne çıkan üç kişiyi ki gerçekte onlar birer melektir karşılamak için Tanrı ile olan dialoğunu bile keser. Gemara Maehet Şabat 127 A’da yazdığı gibi misafir ağırlamak mitsvasını yerine getirmek Tanrı ile iletişim kurmaktan bile önce gelir.

Burada aklımıza bir soru gelebilir. Avraam nasıl Tanrı ile iletişim halinde iken onu ‘beklemesini’ rica edebilir de başka bir mitsva ile ilgilenebilir? Burada bir saygısızlık yok mudur? Bunun cevabı kesinkez hayır olacaktır. Maneviyat ancak maddiyat ile birlikte bir anlam kazanır. Maneviyata ulaşmak için Himalaya Dağları’nda yalnız kalmak, bir takım yalnızlık senaryoları içine girmek gerekli değildir. Yaşamın içinde maddiyatın da olduğu bir şekilde her şeye kutsiyet kazandırmak sureti ile maneviyata ulaşmak mümkün olacaktır. Avraam burada bunu yapmaktadır. Fiziksel hayattan ayrılmadan maneviyatı bu dünyada yaşamaktadır.

Rabi Yisrael Salanter dünyadaki insanların önemli bir problemine dikkatimizi çeker: İnsan kendisi söz konusu olunca kendi fiziksel durumunu hep ön planda tutar. Başkasını söz konusu ise onu da ruhani bir gözle tartar ve belki de yargılar. Yani kendi fiziksel mutluluğumuz ve sağlığımız kendimiz için birinci derecede önemlidir. Ancak başkalarının fiziksel refahı gözümüzde çok fazla bir önem taşımaz. Bu olay Avraam için oldukça farklıdır. Avraam kendisi ruhani konularla bile ilgili iken başkalarının refahı, sağlığı ve mutluluğu ile ilgilenebilmiştir.

Tanya adlı eserin yazarı olan Rabi Şneur Zalman oğlu olan Mittler şehrinin Rebbe’si Rabi Dov Ber’in hemen üst katında yaşamaktadır. Bir gün alt kattan gelen bir bebeğin ağlama sesi ile irkilir. Aşağıya indiğinde oğlunu derin konulara konsantre olmuş bir şekilde meditasyon yapar şekilde bulur. Rabi Zalman hemen oğlunu uyarır ve bebeği ile ilgilenmesini ister. Çünkü Tora öğrenimi bile bir bebeğin ağlamasından daha öncelikli değildir.

Vilna Gaon’u kendi sukasında Tora öğrenmektedir. Öğrenimine o kadar dalmıştır ki sessizce sukaya gelen bir adamı fark etmez. Adam bir süre kaldıktan sonra farkedilmediğini anlayınca çeker gider. Gaon durumu anlayınca o adam ile karşılaşmaya gider. Adam neden kendisine hiç aldırmadığını sorunca çok derin bir şekilde derse gömüldüğünü ve fark edemediğini ifade eder. Bunun için özür diler ve adama yüz yaşına kadar yaşayacaksın şeklinde bir de beraha verir. Adam 98 yaşında iken ciddi bir şekilde hastalanır ancak kalbindeki ümidi asla kaybetmez. Nitekim Rabi’nin berahası yerini bulur ve adam 100 yaşına kadar yaşar.

Rabi Twerski’ye göre içinde bulunduğumuz durum ne olursa olsun başkalarının durumuna ilgisiz olmamızı gerektirmez. Avraam bu konuda bizlere çok önemli bir ders vermiştir. Avraam hesed yani iyilik ile özdeşleşmiştir. Teilim’de de söylendiği gibi “dünya iyi davranışlar üzerine kurulmuştur.”

1 Yorum