Bir kapalı ekonomi denklemi yazayım: Y = C + I + G. Denklemdeki Y gelire, C tüketime, I yatırıma, G de kamu harcamalarına eşit. Görüldüğü üzere tüketim, yatırım ve kamu harcamaları gelir ile doğru orantılı. Biri artınca diğeri de artıyor bir başka deyişle. Bu temel bilgiye dayanarak, ben Başbakan’a “Yatırımı artırsanız ne güzel olur, biz de rahat geçinirdik” desem komik olmaz mı? Olur.
***
Bir de paralel mantıkla uydurduğum bir futbol denklemi yazayım. B = F + K + P. Cem teoremindeki B başarı, F fizik güç, K kadro kalitesi, P de performans. Ekonomi denklemine ekleyebileceğimiz gibi buna da detay ekleyebiliriz ama hiçbir zaman tüm etkenleri ‘bizler’ bilemeyiz. Kim bilir? Teknik direktör? Sanmam.
***
Çatladıkapıspor’da futbolcuyum. Akşam maç var. Tesislerde yediğim yemek midemi bozdu. Kulüp doktorları teknik heyete bilgi verdi: Oynamasını engelleyecek düzeyde bir problem yoktur. Kafam bozuk, bilgisayarı açtım. Bir dolu e-posta gelmiş. Okudum, üzerime bir yük bindi ki sorma. Etkilenmemeye çalıştım. Hazırlandım, otobüse bindim, stada gidiyoruz. Yolumuzu kesenler, taş atanlar, küfürler diz boyu. Bir yandan da cep telefonuma hayranlardan sevgi ve başarı mesajları. Çıldırmak üzereyim, tam bir ikilem. Soyunma odasına girdik, ayağım kaydı ama düşmedim. Her maç öncesi gibi teknik direktör, bizleri motive etmek için ara gaz verdi, yolladı sahaya. Yemiyoruz ki artık.
***
Maçta adelemden sakatlandım. Suç kimde? Fizik güç bölümü – Teknik heyet.
Maçta sırasında midemin ağrısı daha da arttı, istediğim gibi oynayamıyorum. Suç kimde? Performans bölümü – Teknik heyet.
Maçta saha çok bozuk. Patates tarlası. Topa vuracağım, sekiyor ıskalıyorum. Suç kimde? Kadro kalite’siz’liği bölümü – Teknik heyet.
***
Ey ahali,
Nasıl ülke ekonomisini etkileyen diğer detaylar üzerine kafa yormuyorsam, yorsam bile bilmediğim ayrıntılar hep varsa, takımların da doksan dakikalık maçlarını izleyerek çoğu konuyu bilemem. O zaman ne yaparım? Skor yorumculuğu... Bir teknik direktörü yollar, diğerini alırım. Eğlence benim değil mi...
