Toledot: DUA EDEBİLMEK İÇİN KALBİMİZİ AÇABİLMEK

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
3 Kasım 2010 Çarşamba

“Vayetar Yitshak L’Ad... lenohah işto ki akara i – Yitshak eşi için eşinin karşısında  Tanrı’ya niyaz etti çünkü o çocuk sahibi olamıyordu.” ( Bereşit 25/21)

Lenohah işto – eşinin karşısında. Raşi bu kelimeleri açıklarken Yitshak’ın eşi Rivka dua ederken ona karşı durduğunu ifade eder. Gemara Yevamot 64/A’ya göre atalar ve ata anneler başlangıçta çocuk sahibi olamıyorlardı çünkü Tanrı tsadikların dualarını arzu eder.

Her zaman iyilik yani hesed ile bütünleştirilmiş olan Tanrı’nın sırf tsadikler dua etsin diye onlara acı çektirmesinin anlamını kavrayabilmek hiç de kolay değildir.  Eğer biz bu Midraş’ı anlamakta zorlanıyorsak bunun nedeni ‘Tefila’ konusunu anlamaktaki eksikliğimizdir. Çünkü ataların ve ata annelerin gerçekleştirdikleri Tefila bizim Tefila kavramımızdan o kadar da farklıdır ki. Sözgelimi acelesi olan biri Şahrit duasını 30 dakika veya altında da bitirebilir. Veya gündelik bir hale gelmiş Amida duası sadece beş dakika veya altında sürebilir.

Talmud kendi günlerindeki dua etme sisteminin bozulmasına bile hayıflanmaktadır. Gemara Masehet Berahot 30 B’ye göre erken dönemde yaşayan tsadikler Amida duasına hazırlanmak için bir saat, Amida duasının kendisi için bir saat ve yeniden normal hayata dönebilmek için bir saat harcamaktaydılar. Eğer Talmud bu dua şekline bile hayıflanır bir tutum sergiliyorsa günümüzdeki duaların ne kadar anlam ifade ettiğini anlamak zor olmasa gerektir. Bir gerçektir ki erken zamanda yaşamış tsadiklerin ‘Tefila’ kavramlarının günümüz Tefila kavramıyla ilgisi olmadığını söylemek çok yanlış olmayacaktır.

Avraam Sedom ile ilgili Tefila’sını bitirdiği zaman Tora güzel bir ifade kullanır: “Avraam ile konuşmayı bitirdikten sonra Tanrı ondan ayrılır.” Avraam Şehina onun üzerinde iken Avraam Tefila olarak Tanrı ile dialoga girmiştir. Bizler benzer bir şeyi Tora’da Yaakov ile Tanrı arasındaki dialogta görüyoruz.

Masehet Berahot dördüncü perek’te “Tefilot avot tiknum – Tefilalar atalar tarafından getirilmiştir” derken buna kanıt aramaya çalışır. Bu kanıtlardan biri Avraam ile ilgilidir. Avraam Sedom şehri için dua ettikten sonra yukarıda da izah ettiğimiz gibi Tanrı ondan ayrılır ve Avraam yerine döner. Ertesi gün Avraam yine Tanrı ile dialog kurduğu yerdedir. Tora bunu “Avraam Tanrı ile durduğu yerde” şeklinde verir. Gemara buradan hareketle eklemede bulunur: En amida ella tefila – Tefila’dan başka duruş yani amida yoktur.”

Aynı yerde Gemara Yitshak’ın Tanrı ile ‘konuşmak’ için açık araziye çıktığını belirtir. “Lasuah asade” derken sika yani dialog kavramını kullanır. Gemara burada da “en siha ella Tefila derken Tanrı ile dialogun Tefila olduğunu belirtir.

Yine aynı yerde Yaakov’un “vayifga bamakom o yerde buluştu” sözüne atıfta bulunulur ve buluşmanın da Tefila olduğunu belirtir.

Raşi Bareşit 30/8’e göre Tefila aynı zamanda “bağlanmak” anlamına gelir. Gerçek Tefila insanı Tanrı’ya yakınlaştırır ve bağlar. Bu da insanı ruhani olarak yücelten bir deneyimdir.

Elbette ki ataların ve ata annelerin Tefilası ile günümüz Tafilalarını karşılaştırmak söz konusu bile değildir. Ancak Yahudi ulusunun ancak Tefila, yakarış, gözyaşı ve ibadet ile biryerlere ulaşabileceğini düşünmek sureti ile Tefilalarımıza daha bir özen göstermek elimizdedir. Bu konuda atılan her adım bizleri ruhani anlamda daha yukarılara taşıyacaktır. Böylelikle belki de bir gün Tefilalarımızda gösterdiğimiz tabiri caiz ise ‘gereksiz’ aceleciliği bir tarafa bırakacak kavana ile bütün toplumumuz için dua etmenin güzelliğini yaşayacağız.

Pirke Avot Tefila yaparken rutin, gündelik, aceleci ve “adet yerini bulsun” şeklinde davranmamamız gerektiği konusunda bizleri uyarır. Tefila eğer Tanrı ile bir bağ kurmamıza yardımcı olacak önemli bir araçsa bu aracı en iyi şekilde kullanmak ve Raşi’nin dediği gibi Tanrı’ya bağlanmak gerekir.

 

Şimdi bu bilgilerin ışığında artık Tefila yaparken Avraam gibi Amida’da durmak, Yitshak gibi Siha yani Tanrı ile dialoga girmek ve Yaakov gibi Tanrı ile buluşmak gerekir. Bunu yapabilmek için kendimizi Tefila konusunda eğitmemiz ve konsantrasyonumuzu sağlamamız gerekir.

Rabi Eli Mansour öğretisinde Gemara Masehet Berahot 8’den bir cümle getirir: “Amar Rav Hisda leolam yikanes adam bet petahim levet akeneset kişi sinagoga girdiği zaman iki kapıyı aşmak zorundadır.” Raşi bu alahanın açıklamasını şöyle vermektedir: Kişi sinagoga girdiği zaman iki kapı kadar bir aralığı geçmek durumundadır yani mümkünse en arka sıraya oturmamalıdır. Çünkü arkaya oturan ilk çıkan olmak istediğini gösterir. Roş farklı bir açıklama yapar. İki kapıyı geçeceğin kadar bir zaman yürümen gerekir. İçeriye biraz yürümen gerekir. Maran Rottenborg der ki en arkaya oturma çünkü dışarıyı seyretmemen gerekir. Şimdi bu üç farklı görüşten hangisi doğrudur. Hepsi doğrudur. Zira Maran Şulhan Aruh siman 90’da her üçünün de görüşüne yer vermektedir.   Rabenu Bah ise Yeruşalmi’ye dayanarak bir dördüncü açıklama getirmektedir. Ona göre Gemara’nın iki kapı dediği fiziksel anlamda iki kapı olarak algılanmalıdır. Sinagoga girmeden iki kapıyı geçmek gerekir. Sinagog da üçüncü kapı olmalıdır. Neden burada iki kapı geçmek gerekir? Açıklamasını şöyle yapalım.

Amida duasına şu cümle ile başlarız. Teilim 51’de geçen cümle “Ad… sefatay tiftah ufi yagid teilateha – Tanrı’m dudaklarımı aç ki ağzım sana terennüm etsin” der. Biliyoruz ki Tota öğrenmek, Tefila söylemek gibi değerli şeyler dışında ağzımızı çok fazla açıp boş konuşmaya gerek yoktur sessiz kalmak daha iyidir. Dilimiz de iki koruma altında olduğuna göre Tefila söyleyeceğimiz zaman ağzımızı açması için Tanrı’dan yardım diliyoruz. Peki Kabala’ya göre nasıl bir açıklama yapabiliriz?

Bu cümle Ad… diye başlamaktadır. Bu sözcüğün geniş açılımlı Gematria’sını hesaplayacak olursak karşımıza  671 rakamı çıkmaktadır. Bu da tar’a yani tav – reş – ayin – alef şeklinde yazılır. Arameik dilde tar’a giriş anlamını taşımaktadır. Bu sözcüğü söylerken Tanrı’dan ağzımızı yani Tanrı’ya Tefila söyleyeceğimiz ağzımızın girişini kapısını açmasını diliyoruz. Tanrı’m dudaklarımı ve dişlerimi yani dilimin içinde bulunduğu iki kapıyı aç ki San’a terennüm edebileyim. İşte bu yüzdendir ki sinagoga iki kapıdan gireriz. Burası sinagogtur. Burada Keduşa dolu sözlerimizi konuşabiliriz. Onun için de Tanrı’dan dilimizi serbest bırakmasını dileyebiliriz.burada Tefila için, öğrenmek için Tora konuşmak için tabii ki konuşmalı fakat kutsallıkla alakası olmayan şeyleri konuşmamalıyız. Yani sinagog muhabbet etme yeri değil bütün kalbimizle Tanrı’ya yakarma ve O’nunla iletişim kurma yeridir. Bunu her zaman hatırlamalı ve hatırlatmalıyız.