Kader, aşk ve ‘Temiz Ev’

<p><span _extended="true">Kaderde yazılı olan mükemmel bir ev, iş veya eş var mıdır, bilemiyorum. Öncelik çalışmak ve çabalamakta…</span></p>

Köşe Yazısı
24 Kasım 2010 Çarşamba

David Ojalvo


Kader’ kavramına farklı yaklaşımlar vardır. Kimisi kadere inanmaz, kimileri için ise, kaderin hayatta önemli bir rolü vardır. Mantığın sınırlarının zorlandığı ve açıklamakta yetersiz kaldığım olaylar, durumlar için bu kavrama sığınanlardanım. Yidiş dilinde ise kader, ‘bashert’ kelimesi ile ifade edilmekte ve ‘bashert’ mükemmel seçimi tanımlamakta. Bu iyi talih, mükemmel bir iş veya mükemmel bir ev olabileceği gibi, daha çok ruh eşini anlatmak için kullanılmış. Bashert, Yahudilikte, evlilik için kaderde var olan, seçilmiş mükemmel eşi bulma çabasının günümüzdeki karşılığı.

***

Bashert kavramıyla bu kez, İstanbul Devlet Tiyatroları’nın ‘Temiz Ev’ adlı tiyatro oyununda karşılaştım. Sarah Ruhl’un yazmış olduğu ve 2005 yılında Pulitzer Ödülü finalistleri arasında yer alan oyunu devlet tiyatrolarının Cevahir Sahnesi’nde izledim. Beş kişilik başarılı bir kadroyla oynanan komedi türündeki oyun, başlıca ‘espri’, ‘temizlik’ ve ‘aşk’ı ele alıyor.

Oyunun konusunu özetle şöyle: Lane ve Charles oldukça yoğun bir tempoyla çalışan iki doktordur. Prensiplerine ve mesleğine son derece bağlı olan Lane evini temizlemek üzere Brezilyalı bir temizlikçiyi, Matilde’yi tutmuştur. Matilde, temizlik yapmayı sevmemekle beraber, espriye meraklıdır. Annesi mükemmel espri yüzünden ölmüştür ve Matilde de en iyi espriyi aramaktadır. Lane’nin kız kardeşi Virginia’nın ise hayattaki tek tutkusu temizliktir. Öyle ki, kız kardeşinin evini de, Matilde ile bir anlaşma yaparak, kendisi temizlemeye başlamıştır. Yolunda gibidir gidişat; fakat Charles’ın, hastalarından biri olan Ana’yla karşılaşmasıyla, Ana ile Charles aşkta buluşacaklardır ve hayat değişecektir. Bu aşk ise birçok duvarı yıkarken, kader bu kez en soğuk yüzüyle kendini gösterecektir. Bashert kavramı ise, Ana ile Charles’in, Lane’e olan ziyaretlerinin temelindedir.

***

Sade bir dekor, hoş efektlerle iki perdede sahnelenen oyunu bir bütün içinde değerlendirmek zor. Oyunda vurgulanan Matilde’nin mükemmel espri arayışı, temizlik tutkunu Virginia’nın hayatta bir başka amacının olamayışı ve hüsrana uğrayan eş Lane, oyunun üç ayrı başı gibi durmakta.

Aşkın ve bir ruh eşinin umulmadık bir zamanda insanın karşısına çıkabileceği, bilinen bir cümle ve bu konu, birçok eserde işlenmiştir. ‘Temiz Ev’i izlerken, bu noktada bir yenilikle karşılaşmıyor izleyici. Bir tiyatro eserinin taşıdığı ‘düşündürücü olma’ yönünden çok, bu oyun ile dinlendirici ve eğlendirici bir akşam geçiriyorsunuz.

Oyun hakkında Sarah Ruhl’un düşünceleri ise şöyle: “Irk ve sınıf ne demektir ki? Zavallı Brezilyalı kadın, gerçekten klinik olarak bunalımda mı, yoksa sadece temizlik yapmayı mı sevmiyor? Esas soru tam da şurada duruyor aslında: Hayatlarımızın bize getirdiği karışıklıkları temizleyebilmek için ne kadar çabalıyoruz ya da bundan ne kadar kaçıyoruz, yani olayın genelinde, bunun için üzerimize ne kadar sorumluluk alıyoruz? Birçok açından bakıldığında, yaptığımız aslında doğaüstü, ruhani bir temizlikten bir şey değil… (Tanıtım kitapçığından)

Yazarın işaret ettiği vurgularla oyunda pek karşılamadım; ama tiyatroyu da her izleyen ayrı deneyimler…

***

Kaderde yazılı olan mükemmel bir ev, iş veya eş var mıdır, bilemiyorum. Öncelik çalışmak ve çabalamakta… Bunun ötesinde ise, kader bir şekilde var. Hayatta kiminle, nerede, ne zaman karşılaşılır elbet bilinmez ve Bashert kavramının moral değerleri en üst seviyede temsil eden bir yerde olduğuna içtenlikle inanıyorum…