Yazımın başlığı Wikileaks web sitesinin yarattığı çalkantının ardından bu haftaya pek uygun düşmeyebilir. ABD Dışişleri Bakanlığına ait gizli belgelerin başta New York Times olmak üzere dünyaca ünlü birkaç medya kuruluşuna verilmesinin ardından ABD’nin uluslararası siyaseti gözler önüne serilirken, dünya liderleri zor durumda kalmaya devam ediyor. Sanal olarak sessiz bir hafta olmanın çok uzağındayız…
***
Haftaya başlamadan duyduğumuz Haydarpaşa Garı’nda çıkan yangın haberinin yarattığı üzüntünün ardından, ünlülerin bir hayır kurumu için sosyal paylaşım ağlarından vazgeçme haberini okumam yüzüme bir gülümsetme kondurdu. Time Dergisi’nin haberine göre; hayranlarına facebook, Twitter gibi sosyal paylaşım ağları aracıyla sanal etkileşim içinde olan bazı ünlüler, Dünya AIDS Günü olan 1 Aralık günü Keep a Child Alive (Bir çocuğa yaşam ver) adlı hayır kurumu için sanal sessizliklerine başlayacak. Bu kampanyaya katılmayı kabul eden ünlüler, en az 1 milyon dolarlık bağış yapılana dek, sanal sessizliklerini korumak zorunda kalacaklar. Yani facebook ve Twitter’a yazamayacak, video ve resim koyamayacak, hiçbir sanal etkileşimde bulunamayacaklar. Toplanan bağışlar, Afrika ve Hindistan’da HIV virüsünden etkilenen ailelere yardım etmek amacıyla kullanılacak. Hayır için sanal sessizliği kabul eden ünlüler arasında Lady Gaga, Justin Timberlake, Alicia Keys ve Usher gibi ünlüler de yer alıyor. Milyonlarca facebook ‘arkadaşı’ veya Twitter takipçisi olan ünlülerin sessizliği sayesinde bu miktar kolayca toplanabilir. Sanal sessizliğin özellikle genç yaşlardaki Amerikalılar arasında etkili olacağı ve Dünya AIDS Günü hakkında az da olsa bilgilenecekleri kesin. Yeterli bağış facebook veya Twitter arkadaşlarından toplanamaz ise bile, zaten kampanya katılan ünlülerin hepsi bu bağışı tek başlarına veya birlikte yapabilecek güce sahip. Her gün onlarca ‘tweet’ yapmaya alışık olan ünlülerin, uzun süre sessiz kalmak istemeyeceklerine dair bir his var içimde…
***
YouTube gibi sitelerin bir açılıp bir kapandığı ülkemizde ise, sanal sessizlik dilemek olmaz. Ancak toplumun saygısını kazanmış ünlülerin sosyal sorumluluk projelerine daha çok imza attıklarını görüyor, bunu sevindirici buluyorum. Örneğin Beyaz, Hülya Avşar, Orhan Gencebay ve Tuba Büyüküstün gibi halk tarafından sevilen sanatçıların ‘Otizmin farkındayım, onların yanındayım’ posterleri algıda seçiciliği kullanarak ülkemizde olan otizm problemi konusunda bilinçlenmemizi sağladığı için sanal bir kampanyadan daha fazla etkili. Ya da İbrahim Kutluay’ın basketbolcu kimliğini kullanarak televizyonda geç yatmayı marifet sayan küçük çocukları büyümek için vaktinde uyumaya teşvik etmesi, çocuk hayranları üzerinde olumlu bir etki.
***
Sanal ortamlardan bahsetmişken, Hanuka Bayramı’na girdiğimiz bugünlerde internette on-line menoralar da boy göstermeye başladı. Sanal menoralar her gün kendilerini (mumları) güncelliyor ve o gün mumların ne şekilde yakılması konusunda bir kılavuz olarak da kullanılabiliyor.
Evinizde ve bilgisayarınızda ışığınız eksik olmasın. Mutlu bir Hanuka dileklerimle…