8 Yılık AKP iktidarının fayda-maliyet analizi

Dr. Cüneyt ÜLSEVER Köşe Yazısı
15 Aralık 2010 Çarşamba

Bu yazının amacı 8 yıllık AKP iktidarı döneminde katedilen olumlu ve olumsuz gelişmeleri irdelemektir. Belirlenen noktalar sadece ana başlıklardır. Her biri derin analiz ve açıklamya muhtaçtır.

Ancak, bu yazıda sadece genel bir bakış sunulmaktadır. AKP iktidarı için bugüne dek genel bir fayda-maliyet analizi yapılmamıştır. Dilerim, genel ve yukarıdan bir bakış için bu yazı bir başlangıç olur.

Olumlu gelişmeler

1) Daha önceleri uzun süre dışlandığını hisseden muhafazakâr hayat tarzını (%50-55)benimsemiş kitlenin dış mahalle/periferiden sıyrılıp, merkeze/ana caddelere inmesini sağladı. Muhafazakâr kitle ülkenin sahibi olduğunu hissetmeye başladı.

2) Fukara kitleye:

i) Fak-fuk fonu üzerinden kömür-erzak v.b.,

ii) Bedava okul kitabı-defteri,

iii) Üniversal bedava sağlık hizmeti verdi,

iv) Şehirlerarası duble yol ile kara seyahatinde, serbest rekabet ile hava seyahatinde kolaylık ve ucuzluk sağlayarak ülke içinde muazzzam bir mobilite sağladı,

v) TOKİ ile modern ve çok ucuz apartmanlar yaparak gecekondu hayatına büyük çapta son verdi.

3) 2002 öncesi alınan (eski koalisyon dönemi) reform tedbirlerini büyük çapta uygulayarak 2008’de belirginleşen dünya ekonomik krizini Türkiye’nin en az zararla atlatmasını sağladı.

4) Türkiye’de demokrasinin ilerlemesine en büyük engel olan askeri vesayet dönemine büyük bir cesaret göstererek ve risk alarak son verdi. Artık ‘sessiz’ bir askeriyemiz var.

5)Kürtler bugüne dek yaşanmadık bir biçimde sorunlarını ve taleplerini ifade eder hale geldiler.

6) Tek merkezli dış politika (ABD) anlayışı sona erdirildi. Çok merkezli politika anlayışına geçildi. Rusya, Çin, Brezilya, Afrika ülkeleri ile daha önce tesis edilmemiş sıcak ilişkiler tesis edildi. Ortadoğu’ya özel önem atfedildi. Komşularla sıfır sorun hedefli ilişki geliştirilmeye çalışıldı.

Olumsuz gelişmeler

1) Muhafazakârları kucaklarken, modern (Batıcı) hayat tarzını benimsemiş kişileri (%45-50) dışladı. Onları periferiye itmeye başladı. Daha önceleri ülkeyi ‘yönetenler’ şimdi endişeli hale geldi. Onlar oy verirken azınlık ama kültürel, ekonomik, fikir, bilim, sanat alanında çoğunluklar.

2) Gelir dağılımındaki garabet yapıyı değiştiremedi.

3)Ekonomideki canlılık büyük çapta dışarıdan sıcak para akışına dayanıyor. Real büyüme yok. Sıcak para çok riskli, her an akışı ters dönebilir.

4)Sivil vesayet dönemine geçildiğine dair ip uçları veriyor:

i) ‘Darbecilere’ açılan davalar (Ergenekon) nerede ise tüm muhalifleri kapsar hale geldi. İddianameler çok çelişkili ve köksüz ithamlarla dolu. Tutukluluk süresi çok uzun sürüyor. Galiba gerçek suçlular yanında suçsuz-muhalifler de yanacak.

ii) Yargı-asker kıskacından kurtulmak adına yargı erki (mahkemeler) doğrudan yasama erkine (hükümet) bağlanıyor.  

iii) İzinsiz telefon dinlemeleri çığ gibi büyüyor. Muhalefet korku imparatorluğunda yaşadığını düşünüyor.

iv) Muhalif basın vergi cezaları veya hükümetin beğenmediği gazetecilerin işten atılmaya zorlanması ile kıstırılıyor. Bazı gazeteciler nedeni hâlâ bilinmeksizin uzun süredir hapiste. Yandaş basın çok büyük ve orantısız destek görüyor.

v) İç İşleri ve Adalet Bakanlıklarına, sadece kendi taraftarlarını savunan bir cemaatin hakim olduğu görüşü hakim.

vi) Bazıları AK Parti’nin çok güçlü bir cemaat ile koalisyon kurduğunu düşünüyor.

vii) Başbakan 2012 sonrası Başkanlık sistemine geçerek tek adamlığını iyice pekiştirmeyi planlıyor.

5) Kürtlere sözüm ona özgürlüklerini sağlayacak Kürt Açılımı fiyasko ile sonuçlandı. Benzer şekilde, haklarının veya kimliklernin ihlal edildiğine inanan Alevi ve Çingenelerle ilgili açılım seferberliği de gösteriden öte gitmedi.

6)Ortadoğu’da Batı’yı rahatsız edecek şekilde İran ve Hamas’la yakın ilişki kuruldu. Ortadoğu’da hegemonya arayışı hem Batı’yı, hem bazı Sunni Arap ülkelerini rahatsız etmeye başladı. Türkiye’nin Batı’dan kopmaya başladığı iddiaları içeride modern (Batılı hayat tarzını benimsemiş) eğitimli ve profesyenel (elit) kitleyi de rahatsız ediyor. Komşularla sıfır sorun hedefi çoğu zaman (Örn: Ermenistan-Azerbeycan) bir sonuca varamadı. Arabuluculuk çabaları (Örn: İsrail-Suriye) ya hüsrana uğradı ya da kesildi. İsrail’e karşı takınılan düşmanca tutum hem içeride, hem Batı’da büyük rahatsızlık yaratıyor.

***

Fayda-maliyet analizlerinde (+)’lar (-)’ler ile karşılaştırılır ve toptan bir sonuca varılır.

Bu yazıda herhangi bir sonuca varılamyacaktır. Zira hem (+) ve (-)’lerin mukayeseli ölçümü çok zordur, hem de kişiler her bir noktaya farklı ağırlıklar atfedebilirler.

Yazar, fayda-maliyet analizinin toplama/çıkarmasını okurun yapmasını bekleyecektir.

Dr. CÜNEYT ÜLSEVER

1951 Ankara’da doğumlu olan Dr. Cüneyt Ülsever, Robert Koleji’nin ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde iktisat eğitimi aldı. The Johns Hopkins Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler ve  Columbia Üniversitesi’nde iktisat dalında yüksek lisansını yapan yazar, Harvard Üniversitesi’nde İnsan Kaynakları Ekonomisi branşında doktora yaptı. 1983-97 yılları arasında çeşitli  yöneticilik kademelerinde bulunan Ülsever, üç yıl süreyle danışmanlık yaptı. Dr. Cüneyt Ülsever halen Hürriyet ve  Daily News Gazeteleri’nde köşe yazarlığı ile İnsan Kaynakları danışmanlığı görevini  sürdürüyor. Dr. Ülsever’in yayınlanmış on üç kitabı var.