Yılda bir kaç kere diğer işim gereği Almanya’ya gidiyorum. Taksi şoförleri genelde Türk. Tabii hemen muhabbet başlıyor. Bindiğim taksilerdeki şoförlerin geneli Almanya’da yaşamaktan pek memnun olmadıklarını, ekonominin kötüye gittiğini, ayrımcılığın olduğunu söylüyor. Ellerinde olsa dönmek istediklerini ama burada kalmaya MECBUR olduklarını söylüyorlar.
İçlerinden çok azı Almanya’da olmaktan memnun olduğunu, esas ayırımı yapanın Türkler olduğunu, işlerinin çok iyi gittiğini belirtiyor. Ben Almanya’da yaşamayı kendilerinin SEÇTİĞİNDEN, isterlerse geri dönebileceklerinden bahsediyor. Yani bir kısım hiç memnun değilken, diğer bir kısım ise hayli memnun. Tabii ki ben bu işe hiç şaşırmadım. Olaya nasıl bakarsanız ve hangi açıdan yaklaşırsanız realitenizi de ona göre yaşarsınız!
Bugün “mecburiyet” üzerine yazmak istiyorum. Ne kadar çok “zorundayım ve “mecburum” kelimelerini kullanıyoruz.
- “Çalışmak zorundayım”.
- “Burada oturmak zorundayım”
- “Onunla beraber yaşamaya mecburum” , gibi...
Mecburum veya zorundayım yerine bu cümleleri “SEÇİYORUM” la değiştirin:
- “Çalışmayı seçiyorum”.
- “Burada oturmayı seçiyorum”.
-“Onunla beraber yaşamayı seçiyorum”
Ne hissettiniz?
Hiç bir şeye mecbur değiliz! Eğer istemiyorsak hiç bir şeyi yapmak zorunda da değiliz! Bütün seçimlerimizi biz yaparız. Bugün olduğumuz durum bir zamanlar yaptığımız seçimlerin sonucudur. Seçme hakkımız her zaman vardır. “Mecburum” dediğiniz zaman kendi karar verme gücünüzü olaylara ya da başka kişilere verirsiniz, siz “kurban” olmayı seçersiniz. Sanki sizin hiç seçim hakkınız yokmuş gibi. Ya da sorumluluğu elinize alarak hayatınızı değiştirmek, bilinmeyene adım atmak o kadar zor gelir ki bu sorumluluktan kaçmak için mazeretler uydurmaya başlarsınız. Her seçimin bedelleri vardır. Her seçim yaptığınızda risk alırsınız; bir şeyi kaybederken diğerini kazanırsınız.
“Seçiyorum” la biten cümleler gücün sizde olduğunu gösterir. Hemen algınızı değiştirir. Siz mecbur değilsiniz, siz seçiyorsunuz. Hayatınızın kontrolü sizin elinizde. Zorlanıyor olsanız
bile bunu kendi kararınızla yapıyor olursunuz ve bu sizi çok güçlü hissettirir.
Kendi hayatınızda hangi alanlarda “zorundayım ve “mecburum” la biten cümleler kuruyorsunuz?
Bu alanlarda hayatınızın sorumluluğunu nasıl alırsınız?
Ne yaparsanız “kurban” rolünden çıkarsınız?
Bazen seçim yapmamak ta bir seçimdir. Henüz karar vermemişsinizdir ve bu size çok büyük bir yük vermektedir. Önünüzde iki yol vardır ve bir birine bir ötekine gidip gelmekten yorgun düşmüşsünüzdür. Bu süre uzayınca da sizi iyice güçsüz bırakmıştır. Ne olacağını bilememenin belirsizliği de iyice rahatsız edici bir durumdur. Öyle durumlarda hemen “.... zamana kadar seçim yapmamayı seçiyorum” deyin ve gücünüzü elinize alın. O an için seçim yapmamak sizin kararınız olsun. Bu size nefes aldırır ve çoğu zaman işler kendiliğinden olması gerektiği gibi yoluna girer.
Bu bedenle yaşayacağımız bu hayatımızda, kendi hayatımızın sorumluluğunu elimize alalım. Yaşadıklarımızın kendi kararlarımız sonucunda gerçekleştiğini görelim. Şartlar ne kadar zor olursa olsun her zaman kararları bizim aldığımızı kabul edelim. Bu bizi zayıf kılmaz, tam tersine güçlendirir. Bizim seçimlerimizin dışında hiç bir şey yaşamadığımızı görelim.
BU BENİM HAYATIM VE ONU KENDİM VE BÜTÜN İÇİN EN HAYIRLI OLACAK ŞEKİLDE YAŞAMAYI SEÇİYORUM.
Niyetinizi verin, sorumluluğunuzu elinize alın, gücünüzün farkına varın, kelimelerinizi bilinçli kullanın ve mucizeleri bekleyin!