Digital yaşam

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
13 Nisan 2011 Çarşamba

Kısa bir süre önce ‘Modern Sanat’a bir Yolculuk’ başlıklı bir konferans dinledim. Görseli, fon müziği ve anlatısıyla son derece keyifli bir zaman geçirdim. Hani çok güzel bir film izlediğinizde veya çok güzel bir konser dinlediğinizde finalden sonra bir türlü yerinizden kalkmak istemezsiniz. Aynen böyle duyumsadım. Anlatıya bir saat daha devam edilseydi, sanırım salondakilerin hiçbirinin itirazı olmazdı. Gerçi konu bildik temalardı. Ama kaşık kaşık verildi. Bir anlamda hafızalar tazelendi. Lise yıllarından kalma sanat tarihi notlarım hala durur. Çoğumuz yaşamımızın belli evrelerinde sanat tarihi kurslarına gittik. Dolayısıyla ‘Modern Sanat’ pek de yabancımız sayılmazdı. Gene de bazı yerlerde fena takıldık. Hafıza denen kavram bizi gafil avladı. Sanatçının adını hatırladık, bu sefer yapıtın adını unuttuk. Veya heykelin adını söyledik, yapan sanatçıyı anımsayamadık. İsimler hep dilimizin ucundaydı, ama…

Ne de olsa insan arada sırada unutabiliyor.

***

Unutkanlığı tetikleyen o kadar unsur var ki. Yaş artık tek etken olmaktan çıktı. Gene de hafızayı kuvvetlendirmek için çok okumak, bilmece çözmek, kısa şiirler veya cümleler ezberlemek gibi önerileri de hafife almıyoruz.

Geçenlerde uzun süredir görmediğimiz, dolayısıyla da merak ettiğimiz bir ablamızın hatırını sorduk. Alzheimer başlangıcı olduğunu duyduğumda tepemden aşağı kaynar sular döküldü. Tabii ki, tıbbi açıklamasını yapamayacağım. O kadar kitap okuyan, elinden kalem kağıt düşmeyen bir insana reva mıydı? Yoksa bilmeceler, kitaplar hep boş sözler miydi? Bilemeyeceğim.

***

Ara sıra evde ‘digital’ yaşam öncesi çekilmiş fotoğrafları çıkarır, kâh güler, kâh anıları tazeleriz. Gene böyle bir gün resimleri karıştırırken büyükçe destenin arasından bir fotoğraf yere düştü. Halamla babamın Büyükada’daki evin terasında çekilmiş resimleriydi. Daha doğrusu iki kardeşin hayattayken çekilmiş son resimleriydi. Amatörce çekilmiş bir fotoğraftı ama bizim çok hoşumuza gider. İkisini de kaybedeli uzun zaman oldu. Rastlantı mıdır bilemiyorum ama biz bu resimlere baktıktan iki gün sonra kuzenim telefon etti ve halamın yıllık anma duasını hatırlattı. Halamın yıllık duaları hep İYD’de yapılır. Kuzenim aile dışında annesinin bütün arkadaşlarını da çağırır. Bu ritüel yıllardır devam eder. Dua öncesi sohbetleri yemekte devam eder. Gelenler hatırlanıp çağrıldıklarından mutludurlar. En büyük temennileri bir sonraki sene fire vermeden tekrar bir araya gelebilmeleridir.

Kuzenim İzi, annesine hayattayken de çok iyi baktı. Sonrasında da unutturmamak için elinden geleni yapıyor. En büyük erdem bu değil mi? Unutmamak/unutturmamak.

Bu vesile ile Pesah Bayramı’nızı kutlar, sağlıklı günler dilerim.