David Ojalvo
Geçtiğimiz hafta sonu, birçok gazetede ve gazetelerin internet sitelerinde bir atama haberi yer aldı. Devlet hizmeti yükümlülüğü gereği, kuramın çıktığı Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinde, Ağustos 2010 itibariyle mecburi hizmeti tamamlamıştım. Akabinde, Eylül ayında girmem gereken tıpta uzmanlık sınavı, Kamu Personeli Seçme Sınavı’ndaki kopya skandalı sonucunda, Aralık ayına ertelendi. Aralık ayındaki sınavın sonuçlanması ve uzmanlık eğitimi için naklen İstanbul’a atanmam önceki Cuma günü sonuçlandı. Rize’den ayrılmamla birlikte, doğal olarak, görevim bir başka meslektaşıma devrolacaktı. Bürokratik işlemler ve devletimizin kanun ve kuralları çerçevesinde gerçekleşen bu sürecin, özünde konu olmasına gerek yoktu. Ne var ki, dini kimliğim ele alındığında ve de görevimi devrettiğim meslektaşım Filistin kökenli olunca, basına konuk olduk.
***
Yazı arşivim incelendiğinde, açık bir şekilde mesleğimi ele almaktan uzak durduğum görülecektir. İki yıl boyunca yaşadığım il Rize olduğu üzere, kültürel ve turistik bazı yazılarımda Rize’den söz ettim.
Rize’nin Çamlıhemşin ilçesi, görülmesi, gezilmesi gereken yerlerden… Çamlıhemşin’deki doğal güzellikleri görmeye dünyanın dört bir yanından turistiler geliyor. Böylesine özel bir coğrafyada görev yapabildiğim için kendimi fazlasıyla şanslı sayıyorum.
***
Çamlıhemşin’de göreve başladığım ilk günden son zamana dek, ismimin ilgi çektiğini paylaşabilirim. Kaldı ki, ilçede hekimlik yapan ilk dini açıdan azınlık vatandaşı da değildim. Anlatabildiğim kadarıyla aile kökenlerimin nereden geldiğini aktarmaya çalıştım. Doğma büyüme Türk vatandaşıydım, dedelerimin bu topraklarda hatırı sayılır bir tarihi vardı.
Dinimi açıklamakta ise, itiraf etmeliyim ki, her daim temkinliydim. Son yıllarda Ortadoğu’daki olaylar yeterince iç siyaset malzemesi olmuştu, dini kimliğimden ötürü kolaylıkla yanlış anlaşılmalarla, tepkilerle karşılaşıyordum. Sessiz kalmayı tercih ettim ve dinim genellikle konu olmadı; ta ki geçtiğimiz hafta sonuna kadar.
***
Laiklik kavramını hepimiz biliriz: din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı olması ile bireyin inancına, vicdanına özgürlük tanınması. Sağlık hizmetleri için de laiklik kavramı fazlasıyla geçerlidir. Dini kimliğim bir anlamda benim özel hayatımdı. Mesleğim açısından görevim neyse, yapılması gereken neyse, yapılacaktı. Aynı sorumluluğu, daha önceleri görev yapan meslektaşlarım da taşımıştı, yarın yapacaklar da taşıyacaklardı. Bu çerçevede gerçekleşen bir görev devir-tesliminden daha doğalı olabilir miydi?
Çamlıhemşin’de görev yaptığım süre içinde, “Yahudi doktor” olarak dile geldim mi, bilmiyorum. Kendimi dinliyorum; “Yahudilik” ile “doktorluğu” yan yana getirmemişimdir bile. “David Bey” idim genellikle. Hekimlik, bana göre doğası gereği, dinler, ırklar, cinsiyetler üstü. Çamlıhemşin’den ayrılırken de, dinimle anılmak tercihim değildi. En azından, “Yahudilik” kelimesi olumsuz çağrışımlar yaratmadığı, “Yahudi; ama…” ile başlayan cümleler kurulmadığı sürece.
Üniversite yıllarımda da birlikte okuduğum Filistinli, Afrikalı arkadaşlarım oldu. Ortadoğu’daki itilaf dikkate alındığında, Rize’nin doğa harikası ilçesinde, ilgi çekici bir haber olduğumuzu kabul ediyorum. Güzel bir örnek olarak anılıyoruz. Her yerde görev değişimleri söz konusu ve ortak payda insanlık ve insanın en temel haklarından biri olan sağlık… Dilerim ilgili haber, bu mesajı açık verebilmiştir. Ülkemiz büyük ve güçlü bir ülke. Kimliği bir zenginlik kabul ederek, el birliği ile çalışarak, yaratabileceğimiz çok sayıda katma değer var.