“Karanlıklarla dolu bir çağdan söz ettiğinde, tanık zorlanır. Sözcükler, anlatıma araç olacaklarına, engel olur çıkarlar ; kağıda dökülürlerken başkaldırırlar adeta. Çünkü, ölümün kural, yaşamın mucize olduğu bu dönemlerde, kurbanların hissettiklerini tercüme edebilecek sözcükler yoktur…”
Elie Wiesel, Auschwitz’in müttefik kuvvetlerce kurtarılışının altmışıncı yıldönümünde - Ocak 2005’te - Birleşmiş Milletler’de düzenlenen özel toplantıda yaptığı konuşmada, Holokost’un ne anlama geldiğini anlatmada yaşadığı çaresizliği böyle dile getiriyor…
Oysa, zamanın azgın dalgalarının bizi o günlerden hızla uzaklaştırdığı, teknolojinin hayatımızın en ufak yongasına muzaffer bir asker edasıyla sahip çıktığı, insanlar ve toplumlar arası farklılıkların yeniden artan bir şekilde gündeme getirilmeye başlandığı 21. yüzyıl dünyasında, Holokost’u anlamaya çok ihtiyacımız var.
Holokost olmuştur.
İnsanlar, tüm onurları yerle bir edilircesine bir numaraya indirgenmiş, yurtlarından, yaşamlarından, sevdiklerinden, geleceklerinden kopartılmış ve anlamsız bir nefrete kurban edilmişlerdir.
Irkçılık, ötekileştirme ve ötekileştirilene duyulan kayıtsızlık;
Yok etme ve yok etmeye gösterilen tepkisizlik;
Kıyımın alenileşmesi, yaşam şekli haline gelmesi, normalleştirilmesi;
Katliam etrafına kurulan güç ve korku düzeni ve irrasyonel insan halleri…
“Acı olan şudur ki: Eğer devletler topluluğu Almanya’nın Avusturya’yı ve Çekoslovakya’yı işgaline tepki verseydi; Amerika Avrupa’dan daha fazla mülteci kabul etseydi; İngiltere, daha fazla Yahudi’nin tarihi yurtlarına gitmesine izin verseydi; müttefikler örneğin Birkenau’ya giden demiryollarını yalnızca bir kez bombalamış olsalardı, bu trajedi önlenebilir, en azından sınırlandırılabilirdi…”
Ancak olmadı. İnsanlar Nazizmin kendilerine empoze ettiklerinin çerçevesi içinde kavruldular. Kör, sağır ve dilsiz baktılar kaybolanların ardından. Sorgulamadılar.
“Bizler, hür insanlar, tepkisizliğin bir seçenek olarak benimsendiği durumları şiddetle reddetmeliyiz. Tepkisizlik her zaman saldırgana yardımcı olur, kurbanlara asla… Ve hafıza tepkisizliğe en kesin cevabı veremeyecekse neye yarar ?”
Günümüzde, Holokost’u yok sayma ya da tartışmaya açma eğiliminin akademik alandan sonra siyasi arenada da gitgide rahatlıkla dillendirilir olması, üretilen birçok komplo teorisinin öznesi haline getirilmeye çalışılması insanlık adına utanılacak bir durumdur, şüphesiz!
Nazizm, gündelik hayatın bir parçası haline getirdiği süreç içinde, kendi ideolojisine uymadığı için milyonlarca kişiyi katletti. Bunların arasında 1,5 milyonu çocuk 6 milyon Yahudi, ırkçı yasalar tarafından güçlendirilmiş “Son Çözüm” çerçevesinde yok edildi.
Bu bir film senaryosu ya da bir romanın hikaye ettiği olaylar dizisi değildi. Bu gerçekti…
Kainatın Yaratıcısı, Ulu Tanrım
İtilmiş, yakılmış, öldürülmüş altı milyon insanı hatırlamamı sağla…
Tüm bir halkın, tepkisiz insanlığın yanı başında katledildiğini unutmama izin verme…
Anılarının kalplerimizde sonsuza dek yaşamasını sağla…
Atalarımızın Tanrısı
Auschwitz’in göklerini kaplayan küllerin,
Babi Yar veya Majdenek’te oluk oluk akan kan nehirlerinin,
İnsanlığa, nefretin yıkıcı, şiddetin bulaşıcı olduğunu hatırlatmasını sağla…
Amen
* Alıntılar Ellie Wiesel’in konuşmalarından yapılmıştır.