Günü geldi de geçti bile. Arkadaşlar arasında “her genç kızın başına gelir” bakış açısı ile pek kaale alınmayan bir konu belki ama, kanımdaki yüksek kolesterol beni düşündürüyor artık.. Sağlıklı yaşam felsefesine inanmakla birlikte, hiç bir zaman günde bir kase pirinç ile yetinen bir Hint fakiri olamayacağımı biliyorum. Zaten reçete yazanlar ‘finans sektörü, orta yaş, aktif bir sosyal yaşam’, vb. özelliklerimi duyunca daha fazla uğraşmadan beni Lipitor®’a havale ediyorlar. Belli ki, bu ilacın çekim alanına girmiş bulunuyorum.
Lipitor, Pfizer firmasının 19 sene önce piyasaya sürdüğü ve halihazırda yüksek kolesterola karşı sürekli kullanılan ilaçlar arasında % 40 ile aslan payına sahip bir ilaç. Bir yanda olumsuz yan etkileri, diğer yanda da müthiş bir ticari başarı ile kendinden söz ettiren bu ilacı biraz araştırmadan edemedim...
Lipitor hakkında ilk söylenecek şey, dünyada en fazla satan ilaç olduğu. Hem de yıllardır. 2008 senesinde takriben 13.6 milyar dolar mertebesinde satışı var. 724 milyar dolarlık dünya ilaç pazarında, tek başına %2’ye yakın pay alıyor! İkincilik tahtında 8.6 milyar dolarlık global satışı ile Sanofi Aventis firmasının piyasaya sürdüğü ve kandaki pıhtılaşmayı önleyerek kalp krizi riskini azaltan Plavix® adlı ilaç oturuyor. (İlk 15 ilaç 90 milyar dolarla tüm satışların % 12’sini meydana getiriyor).
Yıllar süren AR-GE çalışmaları, klinik araştırmalar ve ruhsatlandırma için ilaç firmalarının 100 milyonlarca dolar para harcadıkları herkesçe malum. Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin açıklamasına göre, bir ilacın pazarlanabilir hale gelmesi bazen 15 sene ve 900 milyon dolara varan harcama gerektiriyor.
Lipitor gibi bir ilacı yaratıp, 20 yıl boyunca her sene 5 - 10 milyar dolar gibi bir para kazanılabildiğini görünce, gelişmiş ekonomilere sahip ülkelerin fikri hakların korunmasına neden bu kadar önem verdikleri daha iyi anlaşılabiliyor. (Tabii bu karların içinden hiç getirisi olmayan ürünler için harcanan AR-GE masraflarının da karşılanmak durumunda olduğunu unutmamak lazım.)
Fikri hakların korunması konusundaki en büyük menfaat gruplarından biri tartışmasız ilaç sanayiindeki ‘orijinatör’ adı verilen araştırmacı ilaç firmaları. Uzun yıllar araştırma yapıyorlar; tuttururlarsa, 20 yıl süreyle yatırdıklarını misliyle geri alabiliyorlar.
Patent hakları dışında, ‘tekel’ olmak suç. Neden? Rekabetin engellenmesi ve hakim durumun kötüye kullanılması dolayısı ile tüketici zarar ediyor da ondan.
Diğer taraftan, hükümetler, yasal olarak yaratılan tekel konumundan istifade ederek yüksek karlar elde eden orijinatör firmaların bu yüksek karlarını ödemek zorunda. Bir yanda giderek yaşlanan nüfusunun artan sağlık giderlerini karşılamaya çalışan ABD ve AB ülkelerinin gelişmiş ekonomileri, diğer yanda da düşük alım gücüne rağmen halkına daha yüksek yaşam standartları sunmaya çalışan Çin, Hindistan, Rusya, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler, (patent süreleri dolduğunda) jenerik tabir edilen eşdeğer ilaçlar sayesinde maliyetlerini düşürmek istiyorlar.
20 yılını doldurmuş ilaçlar, eski şehir hattı vapurları gibi jilet olmasa da, patent sürelerinin bitmesinden hemen sonra fiyatlarında % 70’lere varan düşüşler yaşıyorlar.
İşte bizim Lipitor için de aynı durum söz konusu: Gelecek sene Kasım ayında Lipitor’un patent korumasının bitecek olmasından dolayı Pfizer firmasının gelirlerinde ve karında en az 6 milyar dolar, belki de daha fazla bir azalma olacağı beklentisi mevcut. Lipitor’un korumasının bitmesi ile ortaya çıkacak fırsatı en iyi değerlendirebilecek firmanın ise Israil menşeli TEVA olduğu belirtiliyor. 2008’de 12 milyar dolar ciro yapan TEVA, halihazırda dünyanın en büyük jenerik firması. Lipitor’un içindeki aktif madde olan atorvastatin içeren jenerik ilaçları yapan firmaların henüz satış yapamamalarına rağmen, ilerideki fırsattan dolayı değerlerinde milyar dolarlık artışlar söz konusu.
Sektörün önde gelen ölçüm firması IMS’e göre, önümüzdeki 5 yılda bugünkü satış değerleri ile 137 milyar dolarlık ilaç patent korumasını kaybederek jenerik pazara açılacak. Jenerik ilaç pazarının 2008 yılında 80 milyar dolar cıvarında olduğu düşünülürse, pahalı ilaçlardan ucuz ilaçlara ciddi bir kayma olacak.
Türkiye’deki durum nedir? Özetle, yerli ve yabancı 300 kadar firmanın faaliyet gösterdiği, 14’ü yabancı 43 firmanın üretim yaptığı beşeri ilaç pazarı 2002’deki 5 milyar TL seviyesinden 2008’de 12 milyar TL düzeyine ulaşarak dünyada en hızlı büyüyen pazarlar arasında yerini almış. Satılan her iki kutudan biri jenerik ilaç. Buna mukabil, kutu başı ortalama ilaç fiyatları artmaya devam ediyor.
Bir yanda sosyal güvenlik sistemi açıklarını daha fazla arttırmama hedefini koyan hükümet, diğer yanda da koruma süresi bitmekte olan ilaçlarının yerine yeni ilaçları yeni pazarlara süratle getirme hedefi olan global ilaç üreticileri, Türk ilaç endüstrisinde rekabeti kızıştırmakta ve olağanüstü bir dinamizm getirmektedir.
Sektörde satın alma ve birleşmelerin artacağı, önemli bir konsolidasyon yaşanacağı, eşdeğer ilaç üreten firmaların da koruma süreleri sona erecek ilaçlara ulaşmak için AR-GE faaliyetlerine daha fazla ağırlık vereceği, çok değişime gebe bir sürece girilecek gibi..
Başbakan’ın domuz gribi aşısı olmayacağını beyan edip noktayı koymasından aldığım ilhamla, yan etkileri nedeniyle bir süre daha Lipitor kullanmaya direneceğim. Ancak verilerde iyileşme olmazsa, ısrarlı da olamayacağım tabii.
Bir kutu Lipitor’u düşünürken, bunları paylaşmak istedim..