Ülke yönetiminde olanların siyasi ve askeri tarih konularında genel kültürlerini geliştirmeleri önemlidir. Böylece, bunların akıl hocalarının, onları, kendi dar ajandaları çerçevesinde yönlendirme olasılıklarını kısıtlama imkânını bulabilirler.
‘Tonkin Körfezi Olayı’ olarak bilinen vak’a Amerikan dış siyasetinin ve yasama organı olan Kongre’nin seçim arifesindeki Başkan Johnson ve onu yönlendirenler tarafından nasıl güdümlendiğini gösteren bir ibret belgesidir.
Konuya aşina olmayanlar için bir özet yapalım:
2 Ağustos 1964 günü Kuzey Vietnam’ın 28 mil açığındaki uluslararası sularda istihbarat görevinde olan USS Maddox savaş gemisinin Kuzey Vietnam sahil botlarının saldırısına maruz kaldığı ifade edildi. Oysa USS Maddox’un kaptanı tayfalarına Kuzey Vietnam sahil botlarının gemisine 10.000 yarda’dan (9000 metre) fazla yaklaşmaları durumunda ateş açmaları emrini vermişti. Meydana gelen çatışma, ABD savaş uçaklarının da olaya karışmasıyla Vietnam sahil botlarının hasara uğraması ve tayfalarının can kayıplarıyla neticelendi.
İşin aslı ise söz konusu olayın Kuzey Vietnam’a göre sınırı 12 mil olan kendi karasularında; bu sınırı 8 mil olarak telakki eden ABD’ye göre ise Kuzey Vietnam’a ait Hon Me adasının 9 mil açığında meydana geldiği…
Keza, 4 Ağustos 1964 günü USS Maddox, bir evhamdan kaynaklanan ama aslında hiç meydana gelmemiş bir çatışma haberini karargâha iletti. Bu ‘bilgilerin’ ışığında Başkan Johnson 30 dakika kadar kısa bir zamanda misilleme kararı aldı, medyaya çıkarak Amerikan ulusuna seslendi ve askeri tasarruflarda bulunabilmek için talepte bulundu. 7 Ağustos 1964 tarihinde ABD Kongresi, 1145 sayılı ortak kararıyla Başkan Johnson’a savaş açmadan, silahlı güç kullanmak dahil, ABD’nin Güneydoğu Asya ülkelerine ilişkin taahhütlerinin gereğini yerine getirebilmesi için yetki verdi. İşin acı tarafı, Başkan Johnson’un 1965 yılında söz konusu çatışmaya ilişkin olarak yaptığı özel bir yorumda “Bildiğim kadarıyla, donanmamız oralarda balinalara ateş ediyordu” demiş olmasıdır.
Bu kıssadan bir hisse çıkar mı?
Mavi Marmara olayının Türkiye-İsrail ilişkilerine yere indirici darbeyi vurmak için organize edildiği ve kullanıldığı bir vakıa. Tasarlanan Mavi Marmara 2 flotillası ise bu ilişkilerin bir daha düzelememecesine bozulması için gereken bütün öğeleri ihtiva ediyor. Basından okuduğumuz kadarıyla, İsrail’in söz konusu filoya müdahale etmesi durumunda Türkiye’nin buna mukabele edeceği en yetkili devlet adamlarımız tarafından ifade edilmiş bulunuyor.
“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey! / Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? / ‘Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar; / Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?” diyen Mehmet Akif Ersoy’u zikretmenin tam zamanıdır.?