Orhan Veli Abi’me

Eddi ANTER Köşe Yazısı
6 Temmuz 2011 Çarşamba

Bugün İstanbul’ u dinliyorum gözlerim kapalı

Korna sesleri siren seslerine karışmış

Alarmlar çalıyor, çığlıklar kulağımda

İstanbul’u dinliyorum gözlerimi açıp

Bakıyorum Beyoğlu’na 

Tramvay geçemiyor

İnsan kalabalığından

Meyhaneler bar olmuş, pastanelerin her biri birer kafe

İstanbul’u seyrediyorum gözlerim şaşkın

Boğaz’da martılar uçuşuyor boğuk ve 

yanık bir sesle

Tekneler, gemiler ve şilepler geçiyor

Ardı ardına hiç durmadan

İstanbul’a bakıyorum tanıdık bir şeyler bulmak için

Değişmiş, bambaşka olmuş sanki

Lisanı anlamaya çalışıyorum

Sanki Türkçe değil artık duyduklarım

Fransızca ya da İngilizce olmalı

İstanbul’ dinliyorum yapayalnız kalmışım.

Bu değişim bu gelişim

Bana uymuyor 

Ben aynı kalmış hiç değişmemişim sanki

Ya İstanbul?

Değişmiş tepeden tırnağa

Baktığı hiç yok ki bu yana

Sormuyor ki bana

Ne oluyor neler değişiyor diye

Uysana, uyum sağlasana da demiyor bana

İstanbul’dayım ama onunla barışık değilim

Beraber yaşamıyoruz sanki

Geçmişten hatıralarımla başbaşayım

Onlar da elimden kopup gidecek gibi

Birileri bana uzanıp alacak

İstanbul’u yaşayamıyorum artık

Hem buradayım hem değilim

Ama İstanbul o eski İstanbul mu?

Ondan bile emin değilim

Kaçıp gidiyor uzaklara

Başka, bambaşka olmuş

Bense tutunuyorum geçmişime

Yaşanmışlara, hatıralara…

İstanbul’da yaşıyorum ama

İstanbul’un umurunda değilim artık

Varsın olmasın der gibi tavrı

Hiçbir yeri tanıdık değil

Suratlar yabancı

Elin şehrine benzemeye başlamış

Boğaz’ın kokusu balığın tadı

Başka bambaşka gibi

Kız Kulesi farklı duruyor

Her tarafı yenilenmiş

İki köprü de yetmiyor artık

Tüneller var

Trafik akıyor İstanbul’un üzerinden

Asya’dan Avrupa’ya ya da

Oradan buraya

Kebapçılar, kokoreççiler dolmuş dört bir yana

Türk kahvesi bulmak zor espresso var

Rakıyı bir de bana sor

Muhallebi yerine tiramisu

İstanbul’ u dinliyorum ama

İstanbul bensiz de beni yaşıyor

Vah benim halime diyorum

Ben onsuz ne yapacağım?

Ağaçlar ormanlar villalar olmuş,

Adalar Modalar birer şehir sanki

Vapurlara rağbet yok

Deniz otobüsü revaçta 

İstanbul farklı

İstanbul canlı

İstanbul değişmiş ben aynı kalmışım

Ben İstanbulsuz nasıl yaşarım?

İstanbul’u düşünüyorum o beni terk etmiş

Unutmuş gerilerde bir yerde

Kendi yoluna bensiz devam ediyor

Gözlerimi kapatıyorum çaresiz

Nasılsa değişecek bensiz

Açık tutsam gözlerimi

Tanıyamayacağım onu

Ne de o beni

Hatırlayacak mı bir gün?

Bilecek mi ki 

Ben de buradaydım

Burada yaşadım diye

Havasını soluduğumu

Yediğimi içtiğimi

Fark edecek mi ki acaba?

İstanbul’u görüyorum gözlerim açık

Kocaman çukurlar, delik deşik yollar

Düşeceğim içine kaybolacağım adeta

İstediği de bu

Kaybolsam da kurtulsam

Korkuyorum ben artık İstanbul’dan

O bensiz de yaşayacak ama ya ben onsuz

Ne yaparım onun yokluğunda diye düşünürken

Çaresiz

İstanbul’u yaşıyorum sessizce

Kabullenmeye çalışıyorum onu

O beni kabul etmese de

Ah İstanbul vah İstanbul

Sana sahip çıktıkça kaçıyorsun benden

Ne olursa olsun

Kulağım sende gözlerim fal taşı gibi açık

Rengini tutacağım İstanbul

Onu benden alamazsın

Barış, huzur ve sevgi dolu

Kalacaksın

Ne kadar uğraşsan da

Ne kadar değişsen de

Sen benim bildiğim İstanbul’umsun

Görüyorum seni gözlerim de kapalı

Dokunuyorum sana ellerimle

Uzaktan çok uzaktan

Hissediyorum seni içimde

Ellerimle tadına varıyorum

Yiyorum içiyorum seni

Seni yaşıyor, yaşatıyorum içimde

Ah İstanbul vah İstanbul

Sesini özlüyorum 

Senin sessizliğini

Duymuyor artık kulaklarım

Görmüyor seni gözlerim 

İstanbul’u dinlemeyeceğim artık

Çünkü gözlerimi kapatıyorum.

Bu halde görmek istemiyorum onu

Ne de o beni…