Onbeş gün kadar önce Bahçeşehir Üniversitesi üçüncü sınıf öğrencisi çok hoş iki bayanla görüştüm. Verilen bir ödev için araştırma yapıyorlardı. Konuları azınlık gazetelerinde nefret söyleminin etkileriydi.
Bir gün önce başka bir azınlık gazetesi ile görüşmüşler, sohbet sırasında sesler hayli yükselmiş, şaşkın bir halde dışarı çıkmışlar. O kadar ki, “ödev konusunu değiştirsek mi?” diye kendilerini sorgulamışlar. Ertesi gün Şalom’a gideceklerini öğrenen arkadaşın eşi, “Ne işiniz var orada? Yedi demir kapıdan geçip içeri gireceksiniz” şeklinde vazgeçirmeye çalışmış.
Randevuyu iptal etmek için geç kaldıklarının bilincinde ziyaretimize gönülsüz, biraz da çekinerek geldiler. Bu konuyu da sohbetimiz hayli ilerledikten sonra dile getirdiler. Gördükleri üzere yedi çelik kapımız olmadığını, güvenlik amacıyla belli prosedürler istendiğini, zaten benzerlerinin şehrin çoğu iş yerinde geçerli olduğunu açıkladım. Aslında tedbirler, içeride çalışanlar kadar dışarıdan gelenler içinde geçerli.
Genç bayanlarla iki saatten fazla sohbet ettik. Güzel sorular hazırlamışlardı. Ama önce eksik bilgileri tamamladık. Ardından önyargılara varabilecek savları ortadan kaldırdık.
İçeri girdiklerinde eğreti oturan bu iki öğrenciyi gülerek yolcu etmek gerçekten güzeldi. Üstelik ödevlerinin bir kopyasını bize ulaştıracakları sözünü de verdiler.
***
Büyükadalı olan herkes MadenMevkii’ndebulunan ‘Gözlü Ev’i bilir. Ada’ya gelen her turist evin önünde durur, fotoğraf çeker. Yunan tapınaklarını andıran bu evin üçgen çatısının altında bir göz şekli yer alır. Bunun yanı sıra binanın üzerinde yer alan sembollerden dolayı, bir mabet olarak kullanıldığı söylense de, bu konuda kayıtlara düşmüş belgeler mevcut değil.
‘Gözlü Ev’ 1904 yılında Sabuncakis Konağı olarak inşa edildi. Zaman içinde birçok kez el değiştirdi. Son kiracılarından biri rahmetli Aldo Perahya’nın annesi Elda Perahya’yı iki mermer sütun arasında yerleştirilen koltuğunda yoldan geçenlere selam verirken anımsıyorum.
Ev, geçen sene büyük bir restorasyon geçirdi. Şimdi daha da dikkat çekiyor. Arabacılar, müşterilerine gizemli açıklamalarda bulunmayı sürdürüyor.
Geçtiğimiz Cumartesi ‘Gözlü Ev’ dört gün boyunca ‘Göz Göze’ başlıklı bir sergiye ev sahipliği yaptı. 2008 yılında Londra’daki Slade Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olan üç arkadaş Büyükada’da sürdürdükleri üç haftalık bir çalışmanın ürününü sergilediler. Irmak Canevi (Türkiye) Nir Segal (İsrail), Nick Barratt (İngiltere), göz göze çalışmanın, yan yana üretmenin değerini bilen üç sanatçı “dostuz biz” dediler.
Sergi vesilesiyle ‘ Gözlü Ev’i ziyaret ettim. Yüksek tavanlar haricinde içeride geçmişten hiçbir iz yok. Ama o muhteşem balkondan denize baktığınızda hâlâ 1904’lerden kalan bir şeyleri yakalayabiliyorsunuz.