<p> </p>
3 Temmuz Pazar gününden itibaren futbol dünyasında yaşadığımız şoku hâlâ atlatmış değiliz. Her hafta başka bir belirsizlik farklı bir gelişme ve polemik ile beslenmeye devam ediyoruz.
Yazıya başlamadan önce en son söylenecek sözü ilk önce söyleyelim; her kim futbolu manipüle edecek davranışta bulunuyorsa en ağır şekilde yargılanmasının gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca Fenerbahçe üzerinden konuşulan şike iddialarının aslında geçmişte diğer bütün takımlarının içinde olduğunu biliyoruz ve görmezden gelmiyoruz. Başta söylediğimiz gibi her kim suçluysa…
Kamuoyunda gelişmeleri takip ettikçe “futbol toplumların afyonudur” lafını bir kez daha hatırladım. Toplumun fikri olmadığı bir konuyu nasıl savunduğunu ve buna tepki gösterdiğini dehşetle izledim, açıkçası birazda tedirgin oldum.
Renklerden bağımsız herkesin farklı bir duruşu oldu. Aklı başında birçok insan körü körüne gerçekliğinden emin olmadıkları bir davayı savunmaya kalktı hatta bunun için sokaklara döküldü, en büyük rakibi hukuk mücadelesi veriyorken kendi tarihini bilmeden ‘bizde şike olmamıştır’ iddiasında bulunup kendilerini aklamaya çalışan ve bundan prim sağlamaya çalışan yöneticiler de oldu. Olayları siyasi olduğuna inanıp gerçek tabloyu görmezden gelen de vardı. Rakiplerinin ligden düşmesini bekleyip yaklaşık 25 yıl sonra bu şekilde gelebilecek şampiyonluk için bile sevinç çığlıkları atanları gördük. Ama en önemlisi günün sonunda kaybeden her zaman olduğu gibi takımlar değil futbol oldu.
Yığınların tepkisinden korkan, gerçeklikten uzaklaşan, maddi çıkarları yüzünden insanların gözünün içine bakarak yalan söyleyen yaşlı başlı kulüp başkanları ve spor yazarları gördük ama yine kaybeden futbol oldu.
Şu an süren davalar bir şekilde sonuçlanacak, suçsuz olanlar belli olacak, telefon konuşlarının tamamını gazetelerden okuyacağız, bazı takımlar ligden düşecek veya puanları eksiltilecek. Popüler deyişle ligimizde beyaz sayfa açılacak. Peki ya eski sayfalar ne olacak?
Bütün sezon hepimizin takip ettiği ligden sonra aklımızda ve gönlümüzde kalan aldatılmışlık duygusu ne olacak? Aklımızı, bilgimizi ve önemlisi zamanımızı verdiğimiz, hayatımızın önemli bir yerine koyduğumuz futbolu bu aldatmacadan sonra nasıl aynı yere koyacak bunca futbol sever. Hiçbir şey olmamış gibi nasıl her şeye en başından başlayacağız. Çok samimi dost sohbetlerinde bazen konuyu hiç açmayıp bu olanları hiç yaşamamış gibi davranıyoruz. Hepimizin en zayıf noktası, unutmak kabul etmek istemediğimiz bir durum. Çünkü sonuçta aldatılan sadece bir takımın taraftarı değil herkes kandırılmış durumda.
Gerçek futbol sever bu olanları hiçbir zaman unutmayacak, günlük eğlencesine, sevincine, zevkine bakacak ama hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak, günün sonunda her şeyin bir tiyatro sahnesi olduğunu unutmayacak… Güzel bir çalımın veya uzaktan 90’a atılmış golün peşinde kalmak ve futbolu sevmek tek çaremiz.