Jose V.ÇİPRUT
İsrail-“Filistin” hudut meselelerinin İsrail’in kuruluşundan bu yana gelip geçmiş altmış üç senede altmışa yaklaşık Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi İlke Kararına konu olmuş olmasına karşın, Yakın Şark’ta, başka devletler arasında mükerrer ithamlara maruz bırakılmamış benzer/değişik ‘hudut problemleri’ var mıdır? Varsa, bu problemler daha az önemli midirler ki ayni gürültüyle dünyanın dikkatine sunulmamışlar, her vesileyle BM’in kınamalarına tekrar tekrar maruz bırakılmamışlardır? Bölgede bir an evvel ikinci bir Filistinli Arap devleti kurulabilmesi için o kadar da aceleci öncelik verilen İsrail-“Filistin” siyasî hudut çizgisi meselesine kıyasla, ayni dünya bölgesinde yerleşmiş diğer memleketlerin ortaya getirdiği hudut problemlerini ve bunların önem seviyesini anlayabilmek için yaptığım araştırmanın hasatını bu haftadan itibaren bu köşede olduğu gibi sunup, okuyucularımın tarafsız, önyargısız ve adil, takdirine bırakmak niyetindeyim. İşte, bu konuda keşfettiklerimin bugünkü köşem içine sığdırılabildiğim birinci kısmı:
1. BATI KAFKASLAR (1)
GÜRCİSTAN, Rusya ile paylaştığı hudutlarının %80 kadarını kesinlikle tesbit etmiş olmasına rağmen, bunların ufak mesafeli bazı stratejik kısımlarıyla tüm deniz kıyısının istikbalini askıda bırakmayı tercih etmiştir. Ahmetî bölgesinde bulunan Pankisi koyağıyla Abhazya bölgesindeki Argun koyağı gibi çabuk alevlenebilen topraklar hayli zamandır Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı (AGIT/OSCE) tarafından devamlı izlenmektedir. Çökmüş olan Sovyet Rusya’da çok eskiden dağılmış olan Meşhetî Türkler şimdi Gürcistan’a dönmek hevesindedirler. Gürcistan’ın Ermenistan’la paylaştığı hudutlar hâlâ kesinleşmemiş durumdadır. Cavahetî bölgesinde ırksal ve/ya ‘etnik’ Ermeni grupları Gürcistan hükümetinin kendilerine bahşettiği serbestîden çok daha üstün bir özgürlük nev’ii talep etmektedirler. Gürcistan, muayyen geçiş noktalarında, Azerbaycan’la paylaştığı hudutlarının hâlâ “kabule şayan” bir tarzda “hizaya getirilmesini” tartışmaktadır. Birleşmiş Milletler Gözlemci Heyeti Gürcistan’da 1993’ten (!) beri – ne olur, ne olmaz – “tam teçhizatlı...” bir Barış Koruma Kuvvetini o ödeve nazır şekilde “hazır...” tutmaktadır.
ERMENİSTAN 1990 yılı başından beri Azerbaycan’ın %16’sını işgal etmektedir. Nagorno-Karabağ’da etkin faaliyet gösteren ayrılma yandaşı Ermenilere devamlı destek verir durumdadır. Çatışma neticesi, 800.000’den fazla – çoğu ‘etnik’ – Azerbaycanlı işgal edilmiş topraklardan ve Ermenistan’dan kovulmuş, buna karşılık 230.000 kadar Ermeni de Azerbaycan’daki evlerinden edilmiş ve “ya Ermenistan’a, ya Nagorno-Karabağ’a”, göç etmeğe mecbur bırakılmışlardır. Azerbaycan, kendi toprağı olmasına rağmen sınırdaş olmayan Nahşivan bölgesine ancak Ermenistan’dan geçerek erişebilmektedir. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı (AGIT/OSCE) bu ihtilâfa bunca zamandır – neticesizce, hâlâ – arabuluculuk etmeğe çalışmaktadır. Türkiye’nin Ermenistan’la paylaştığı hudut, Nagorno-Karabağ ihtilâfı yüzünden, devamlı kapalı bırakılmış kalmıştır.
AZERBAYCAN, “eşit-mesafe prensibi”ne dayanaraktan, Rusya ve Kazakistan’la Hazar Denizi yatağını sınırlamaya muvaffak olabilmişse de İran’ın vurguyla ısrar ettiği “beşte-bir” esaslı paylaşma şekline pek yanaşmamaktadır. Çoktandır çok taraflı tartışma konusu olan Hazar Denizi’nin sularında Azerbaycan’ın hidrokarbon keşif ve araştırma faaliyetine yoğunca devam etmesine İran itiraz etmektedir. Azerbaycan’ın Türkmenistan ile gerek Hazar Denizi yatağının gerekse Hazar Denizi ortasındaki ham petrol alanlarının paylaşımı konusunda bugüne kadar gütmüş olduğu ikili görüşmeler netice vermemiştir. Azerbaycan’ın Gürcistan’la olan hududunun taraflarca “bazı geçiş noktalarında” nasıl “hizâlandırılabileceği” meselesine bunca zamandır... henüz... geçerli bir “çare” bulunamamıştır.
Azerbaycan’ın hudutlarının kesinlikle çizilip kontrole tabî tutulmalarının, askerî veya siyasî nedenlerden çok değişik yönlerden de, acil önemi vardır: Ticarî ve cinsel emellerle devam ettirilen insan kaçakçılığı, Türkiye’ye ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne istismara uygun kadın ve çocuk; Rusya’ya cebrî çalıştırmaya uygun olgun erkek ve genç oğlan, akıtmaktadır. Azerbaycan, üstelik, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Moldova menşe’li çoluk çocuğun bilhassa Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde, genellikle cinsel istismara yönelik kaçak sevkiyatına tranzit koridoru olarak kullanılmaktadır. Benim gibi, siz de, ilk anda bunlara inanmayabilirsiniz. O halde, benim gibi siz de vakit verip bu işi daha da derininden araştırırsınız isterseniz...
(1) Bak: World Fact Book (2011); Bak: Armenia, Azarbeijan, and Georgia Country Studies, G.E. Curtis (1994)