Futbolumuz bugünlerde şike skandalları ile çalkalanıyor. Medyatik, ‘kimsenin dokunamayacağı’ üst düzey yöneticiler, teknik direktörler hepsi deyim yerinde ise kurbanlık koyun gibi toplanıp, demir parmaklıklar ardına gönderildi.
İlk şike skandalı ülkemizde yaşanmadı. İtalya, Portekiz, Yunanistan liglerinde de daha önce bu tarz olaylara rastlandı. Şike, teşvik gibi olaylar günümüz futbolunda oldukça yaygın. Artık eski futbol adamlarının anlattığı ‘şerefli ikincilikler’ tarihe karıştı.
Para belki de insanın bulduğu en yararsız, yarar sağlayan bir alışveriş aracı. Bu yararsız ama yarar sağlayan araç maalesef gün geçtikçe her yere hakim olup, her yerin, her şeyin düzenini değiştiriyor. Futbol da bu değişimden nasibini almış durumda.
Futbol maalesef artık çoğumuzun görmek istediği gibi bir spor değil. Futbol, artık forma satış gelirleri ile, kombine kartlar ile, TV yayın gelirleri ile, federasyondan kazanılan maç başı galibiyet paraları, şampiyonluk primleri ile bir sektör.
Her sektörün aktörleri olduğu gibi, bu sektörün de aktörleri var. Bu sektörden cebini dolduran birçok insan mevcut. Futbolun bir iş sektörü haline geldiğinin bir göstergesi daha var. Büyük holdingler genellikle birden çok dalda faaliyet gösterirler. Örnek vermek gerekirse X Holding hem otomotiv hem de inşaat dalında işlere girebilir. Baktığımız zaman Türk futbolunun içerisine büyük holdinglerden temsilciler girmeye başladı. Örneğin Koç Holding’ten Ali Koç, Saran Holding’ten Sadettin Saran, Demirören Grubu’ndan Yıldırım Demirören futbolun son yıllardaki holding aktörlerinden sadece birkaç tanesi.
Durum böyle olunca spor dışında başka rekabetler de çıkıyor ortaya. Bütün aktörler pastadan fazla dilim alabilmek için birbirinin kuyusunu kazma peşinde. Güçlü olanın güçsüz olanı masa başında yemeye çalıştığı bir dönemden geçiyor futbol.
FİFA’nın başkanlık seçimlerinde adaylardan biri (Bin Hammam) seçici kurula onu seçmeleri için para teklif edebiliyor.
UEFA Başkanı Michel Platini, Fransız olduğu için Avrupa Şampiyonası’nı üçüncü kez Fransa’ya verebiliyor. Hem de bunu UEFA delegelerini etkileyerek yapabiliyor. Biz de burada Avrupa Şampiyonası Türkiye’ye verilebilir diye bekliyoruz, bilmiyoruz ki aslında o şampiyona çoktan masa başında Fransa’ya verilmiş.
Aynı UEFA, daha sonra ‘sıfır tolerans’, ‘fair play’, ‘saygı’ gibi kavramlardan bahsediyor. FİFA, UEFA gibi kurumlar kendi ile çelişir olmuş bu günlerde. Adamına göre muamele var her yerde. Futbolun İmamları; UEFA ve FİFA böyle işlerin içerisindeyken, futbolun cemaati olan takımlar ne yapsın?
Bu kadar para, çifte standart, rant sağlayan adam topluluğu, adamına göre muamele varken, maalesef artık futbolu bir daha spor olarak göremeyeceğiz, Allah rahmet eylesin futbol, mekanın cennet olsun…