Geçen aralık ayında yeni yıl beklentilerimi Şalom Dergi için sorduklarında, yeniliklere yelken açmayı mutlaka yılbaşına denk getirme anlayışını ironik bulan biri olarak şakayla karışık bir yazı üretmiştim.
Geçen aralık ayında yeni yıl beklentilerimi Şalom Dergi için sorduklarında, yeniliklere yelken açmayı mutlaka yılbaşına denk getirme anlayışını ironik bulan biri olarak şakayla karışık bir yazı üretmiştim. Gelin görün ki, orada bahsettiğim beklentilerden biri gerçek oldu ve ben kendimi Londra’da O2 Arena’da bir Coldplay konserinde buluverdim. Konsere girerken ‘Coldplay’den size hatıra’ diye kumaş rengarenk bilezikler dağıtılıyordu. Grup, evinde konser veren starların rahatlığı ile 20.000 kişinin önüne çıktığı anda, kolumuzdaki bileziklerin her biri bir yıldız gibi ışıldamaya başladı. Uzayın karanlığında parlayan on binlerce yıldız gibi, her birimiz ışıklandırmanın bir parçası olmuştuk. Salona sonsuzluğa uzanan bir derinlik gelmişti. Ruh kadar göze de hitap eden unutulmaz bir konser oldu. Ama coşkulu kalabalığı görünce ‘acaba artık çıktıkları noktadan popülerliğe kaymaya mı başladılar’ diye ufak bir hüzün duydum desem yalan olmaz…
Bir sanatçının dikkat çekmesine neden olan mutlaka bir çıkış noktası vardır, sonraki çalışmalarda hep o tınıyı aramaya devam ederiz. Çoğu sanatçı farklı ve özgün olduğu için beğenilir veya nefret uyandırır. Bazısı o kadar aykırı bir söylem içindedir ki bize hiç hitap etmediği için uzak dururuz. Farklılığı ile bir yere gelen sanatçı için bir süre sonra yol ayırımı gelir. Ya kazandığı beğeniyi çoğaltmak için popüler kültüre yaklaşacak ya da farklılığını devam ettirerek varlığını korumaya alacak… Sanatçının bu ikilemi aslında her bireyin içinde yaşadığı ikilemin birebir aynısıdır.
Farklı olmak zordur. Toplumda da zordur. Özünü inkâr edip yaygın kültüre kendini adapte etmeye çalışanlar bu çabadan hüsran duymaya hazırlıklı olmalıdır. Kendi değerlerini gönüllü olarak kendisini çevreleyen büyük kültüre uyumlamaya çalışanlar bu tek yönlü çabanın sonunda entegre olur gibi gözükseler de, ayrıksılık hali geniş toplumda devam etmektedir. Rıfat Bali bir süre önce HaberTürk kanalında yaptığı söyleşide bunu çok çarpıcı cümlelerle ifade etti… Cumhuriyetin ulus- devlet modeline uymak için kimliğimizden tamamen vazgeçsek bile şüpheli vatandaş tanımından ayrılamayacağımızı söyledi. Yani şivesiz Türkçe de konuşsak, isimlerimizi tamamen adapte de etsek, hatta dinimizi bile terk etsek bu kuralın değişmeyeceğini söyledi… Farklı olmak zordur, ama farklılığını koruyamayan hem kimliğini yitirir, hem de varlığını sürdürme araçları elinden alınır…
Coldplay sana sesleniyorum, hem de senin şarkı sözlerinle! Işıklar sana evin yolunu gösterecektir, kendini bol nakaratlı çocuk şarkıları yapmak zorunda hissetme. Biz seni Yellow, Scientist ve Fix You ile sevdik, Clocks ve Viva la Vida ile hayran olduk, Paradise ile çocuklara havale ettik…
Işıklar Bayramı’nda mumlar pencere önünde yakılır, farklılığa dikkat çekmek için… Farklılığı içte olduğu kadar dışta da sürdürmek gerek. Tamam farklı olan uzaklaştırılma riski taşır, belki sevilmez, kıskançlık, yaralama, karalamaya maruz kalabilir. Ama diğer türlüsü de çözüm değil…