ğrenciyseniz hayatın içinde hâlâ bir sıfır öndesiniz demektir. Hâlâ arkadaşlar gerçekten arkadaştır, hâlâ hayat aynı derecede ümitlidir ve hâlâ hayatın o kocaman sorumlulukları sırtınıza yüklenmemiştir. Derslerin sevimsizliği, öğretmenlerin artarak yığılan ödevleri, kısa günler ve geleceğin içinde sıralanmış girilecek yüzlerce sınav olmasına rağmen okul yine de güzeldir.
Orada hayatın ne olduğunu öğreniriz.
Aşık oluruz.
Terk ediliriz.
Terk ederiz.
Hayal kurarız.
-
Yeniden ayağa kalkarız.
Rekabeti, zaferi, yenilgiyi tadarız.
Okulda hayatın provasını yaparız.
İşte okul bu sebeple bizi hayata hazırlar; klişe bir cümle olmasından değil gerçekten bir anlamı olmasından tekrarlarız bu cümleyi. Okulda istemeden yapmak zorunda olduklarımız, bizi hayattaki zorunluluklarımız hazırlar. Kabuğumuzu kalınlaştırır. Okuldaki grup çalışmalarıdır bize iş bölümünü öğreten. Beş alana gıpta edip sıfır almaktan korkmanın başarının tadına varıp başaramamanın tedirginliğini yaşamanın başarınca sevinip başaramadıkça gayret etmenin ne demek olduğunu öğrendiğimiz yerdir.
Bazen de öğrettiğimiz….
Bir yanları genç birer hanımefendi beyefendi olmuş; ama bir yanları hâlâ çocuk olan bu genç insanlarla zaman geçirmenin onlarla şakalaşıp onların bu keyifli ve özel gününe tanıklık etmenin paha biçilmez bir duygu olduğuna inanın.
Öğretmenlikte yalnızca öğretmezsiniz; her gün yeni bir şey öğrenirsiniz. Genç olmanın, o çağda yaşıyor olmanın, o çağın içinde neler sakladığının tekrar tekrar sırrına varırsınız.
Ne olursa olsun zamanı yakalarsınız.
Ne kadar kızıyor gibi yapsanız da aslında asla kızmaz, ne kadar onları zorlasanız da bu zorlamaların onların iyiliğine olduğunu anlatmaktan asla vazgeçmezsiniz.
Okul hayatın içinde bir koridor gibidir. Herkes bu koridordan geçer.
Koridor uzun da olabilir kısa da…
Ama hepimize yaşattığı şey aynıdır.
Hayatın provasında sağlam bir oyuncu olmayı öğreniriz.
Sonra da bazılarımız bunu öğretiriz.
Öğrenci olmanın ne demek olduğunu unutmayan öretmenler bu işten sonsuza kadar zevk alırlar.
Bugün bunu bir kere daha yaşadım. Çocuklarımla yıllıklarına konacak fotoğrafları çektirmeye gittiğimiz bugün onlara bir kere daha baktım.
Aslında ne kadar uyumlu, ne kadar büyümüş, hayata aslında ne olursa olsun ne kadar hazır, hayatla ilgili ne kadar ümitli olduklarını görünce bu işi yaptığım için kendimi bir kere daha şanslı saydım.
İnsanın hayatta sahip olduğu en büyük lüks, yaptığı işi iş olsun diye yapmamasıdır.
Yaptığı işi keyif olarak yapmak bir insanın başına gelebilecek en iyi şeydir.
Bazıları boyalarla, bazıları kalemlerle, bazıları kumaşlarla, bazıları notalarla insanlarla haşır neşir olur; bazılarıysa onların geleceklerine onlardan önce dokunur. Bir okulda olmak, bir yetişkin için en uzun koridoru şarkı söyleyerek yürümektir.