Yosef ve kardeşleri arasındaki buluşmayı okuyan herkesin kafasında doğal olarak bir soru işareti belirir. Yaakov kardeşlerinin Yosef’i köle olarak sattıklarını öğrenince nasıl bir tepki göstermiştir? Yaakov’un bunu bildiği açıktır çünkü Yaakov’un ölümünden sonra kardeşleri önümüzdeki hafta okuyacağımız Vayhi peraşasında şöyle derler: “Baban ölmeden önce emretti ve dedi ki: Yosef’e şöyle söyleyin. Sana karşı kötü düşündükleri için yaptıklarını ve suçlarını bağışla.”(Bereşit 50/16-17) Raşi bu dialoğun gerçeği yansıtmadığını çünkü Yaakov’un Yosef’in kindar olmadığını bildiğini not eder. Ancak bu bile Yaakov’un olanları bildiğini gösterir. Yaakov bu olaya nasıl tepki göstermiştir? Tora neden bu konuda bizlere hiç bir izahat vermez?
“Veata lo atem şelahtem oti ena ki AE.loim... Vaysimeni leav leparo, umoşel behol erets Mitsrayim – Ve şimdi beni buraya siz değil ancak Tanrı gönderdi... Beni burada Paro için bir baba ve Mısır üzerine de idareci konumuna getirdi.” (Bereşit 45/8)
Or Ahayim Yosef’in kullandığı cümle üzerinde durur. Beni buraya siz değil ancak Tanrı gönderdi cümlesi kardeşlerinin endişelerini yatıştırmak için söylenen bir söz değildir. Tanrı Yosef’i Mısır üzerine idareci olması ve bu ülkeyi kıtlıktan kurtarması için buraya göndermiştir. Kardeşleri kendilerini kurtaracak konuma geldiklerinde Yosef asla kardeşlerine karşı hiçbir hastalıklı veya art düşünce ile hareket etmemiştir. Nitekim kardeşleri ona yukarıdaki cümleyi söylediklerinde Tora “vayevk Yosef bedaberam elav – Yosef ona konuşurlarken ağladı” ifadesini kullanır. Yosef burada babasının kendisini intikam alacak bir kişi olarak görmesinden dolayı üzüntüyle bu tepkiyi vermiştir ancak gerçekte Raşi’nin de yukarıda ifade ettiği gibi Yaakov’un Yosef’e yönelik böyle bir talimatı yoktur.
Tora Yaakov’un tepkisinden doğrudan söz etmese bile Tora’yı açıklayan bilginlere göre Yaakov, kabilelere beraha verirken dolaylı olarak onlara bu yanlışlarını hatırlatır. Kardeşler yirmiiki yıl boyunca babalarına hiçbir şey söylemeyerek insafsızca davranmışlardır ancak Yaakov onlara yine beraha vermektedir.
Or Ahayim’e göre Yaakov da Yosef gibi kardeşlerin utanç verici bir günahtan sorumlu olmadıklarını düşünür. Kardeşler sadece Tanrısal kararın bir aşaması olmuşlardır. Yirmiiki yıl boyunca Yaakov Tanrısal yargıyı sorgulamadan acıya ve sıkıntıya katlanmıştır. Her şeyin Tanrısal bir karar olduğunun bilincinde olan Yaakov, oğullarını kardeşlerini köle olarak satmalarına kendisini yirmiiki yıl boyunca oğlunun vahşi bir hayvan tarafından parçalanmış olduğu yalanı ile kandırmalarına ve kendisine bu kadar uzun süre dayanılmaz bir keder yaşatmalarına da doğrudan ses çıkarmamıştır.
İşte bu yüzden Tora Yaakov’un tepkisinden söz etmez çünkü Yaakov’un bununla ilgili tepkisi yoktur. Yaakov’un bu tepkisizliği ise inançla ilgili olarak bizlere verilen çok önemli bir dersi kapsar.
Midraş Raşi’nin Devarim 33/2 pasuğuna yaptığı açıklamayı esas alarak bir şey öğretir. Tora “beyaz ateşin üzerine siyah ateşle yazılmıştır.” Buradaki siyah ateş harflerin yazıldığı mürekkebi, beyaz ateş ise aradaki yazılı olmayan boşlukları karakterize eder. Tora Yaakov’un tepkisini yazmayı ihmal ederek yazılı olandan çok daha yüksek bir mesajı bizimle paylaşmak istemiştir. Burada bir insanoğlunun olağanüstü yüksek bir ruhaniyetle yapabildiği bir davranış vardır. Yirmiiki sene boyunca acılara katlanmak, buna neden oldukları için oğullarını sorumlu tutmamak Yaakov’un olağanüstü karakterini gösterir. Çünkü o herşeyin Tanrı’nın eli ile gerçekleştiğini anlamış ve buna göre davranışını belirleyebilmiştir.
Hepimiz yaşamımızda sayısız sıkıntı ile karşı karşıya geliriz. Bu sıkıntılardan başkalarını sorumlu tutmak da yaptığımız en kolay şeylerden biridir. Her zaman bizler için bir günah keçisi bulmak kolay olur. Hâlbuki sıkıntılarımızın nedenleri hakkında düşünmek, Tanrı’nın bu sıkıntıları da bizleri ruhani olarak yükseltmek amacıyla verebileceğini bilmek ve mutlaka günün birinde yine Tanrı’nın bizleri bu sıkıntılardan kurtaracağına inanmak gerekir. Her zaman söylediğimiz gibi ataların yaşamı basit bir hikâye değildir. Her adımı bizlere ders veren, hayattaki olaylara karşı nasıl davranmamız gerektiğini öğreten, yol gösteren birer mücevher niteliğindedir.
Bize düşen her zaman Tora’yı okumak, öğrenmek ve buradan öğrendiğimiz dersleri, alahaları hayatımızda uygulanabilir kılmaktır.