2011 senesi tarihe karışırken geriye bakıldığında, çok da önemli olayların gerçekleşmediğini görüyoruz. Geride bıraktığımız sene, olaylar senesinden ziyade olaylara hazırlık, hatta sorunların ileriye ertelendiği bir sene gibi görünüyor.
Başlayıp da bitemeyen Arap baharı, İran’ın nükleer programı, Suriye Devlet Başkanı Esad’ın devrilememesi, buna mukabil Libya Lideri Kaddafi’nin devrilmesi ve katledilmesi, dünyada bitemeyen ekonomik kriz, önce Yunanistan’ın sonrasında ise tüm Avrupa’nın iflasın eşiğine gelmiş olması senenin önemli olayları arasındaydı. ABD’nin milyarlarca dolar harcayarak işgal ettiği Irak’tan çekilmesi belki de senenin tarihe geçecek en önemli olayıydı.
Sorunlara çözüm bulmaktan ziyade tüm sene statüko korunmaya çalışıldı. İsrail ile Filistinliler arasında hiçbir gelişme sağlanmazken, İsrailli esir er Gilad Şalit’in bini aşan Filistinli mahkûm karşılığında serbest bırakılması belki de en olumlu olaydı.
Arap baharından ilk nasibini alan Mısır’da gerçekleşen devrim ve sonrasında yapılan seçimlerde Müslüman kardeşlerin yüzde 40 oy almasının etkilerini şimdiden kestirmek oldukça güç...
İsrail ile Türkiye arasındaki gerginlik buzluğa kaldırıldı. Gerginlik her iki ülkenin de gündeminde yer almazken, gerginlikten her iki ülke de hem uluslararası camiada hem de ikili ilişkilerde olumsuz etkilendi. Birçok anlaşma rafa kaldırıldı.
Genel seçimlerde AKP’nin üçüncü kez iktidar olması da tarihe geçecek bir başarıydı. Ancak, Türkiye bir yandan cari açık ve beklenenden yüksek enflasyon sorunuyla uğraşırken diğer yandan bitmek bilmeyen Kürt terörüyle uğraştı.
Bölgenin ve İsrail’in en büyük sorunu olan İran, nükleer programına devam etti. Ekonomik olarak İran izole edildi ancak nükleer programdan vazgeçirilemedi. Bu sorun da çözülemeden 2012’ye kaldı. Ne ABD ne de Avrupa mevcut ekonomik sorunlarına gerçek ve uzun vadeli bir çözüm bulamadı. ABD yaz ortasına kadar borç tavanı tartışmaları yaşarken, Avrupa Yunanistan’la başlayan Portekiz, İspanya ve nihayetinde İtalya’yla devam eden bir finansal kaosa girdi. Halen her iki yakada da sorunlar çözülmüş değil. Kaldı ki özellikle Avrupa’da sorun nisan ayına kadar çözülmez ise global bir krizden kaçmak mümkün olmayacak.
Yaşlanan Avrupa, tüketen ABD ve çılgıncasına büyüyen ve üreten Çin denklemi bozulmadan bu sorunların çözülmesi pek olası görünmüyor. 2011 sorunlara çözüm olamadı. 2012 ‘ye taşıyabileceğinden ve çözebileceğinden daha çok sorun bıraktı. Savaşların, gerginliklerin ve hastalıkların az olduğu bir yıl olması dileğiyle...