“Trabzon gülerse Türkiye güler. Şimdi bizim hakkımız olan Trabzonsporumuz’un kupasını almak için de çok ince ayarlı bir çalışma yapıyoruz. Trabzonsporumuz'un hakkı olan kupasını da inşallah Trabzonspor’un müzesine getireceğiz...” Eğer ki bu sözler Trabzonspor Kulübü Başkanı ya da yönetim kurulundan bir üyeye ait olsaydı, Fenerbahçe ile Trabzonspor arasında aylardır sürmekte olan gerilime yeni bir halka eklenmiş olacaktı... Fakat bu sözler ne ilginçtir ki bir bakana ait... Dolayısıyla haberin içeriği nedeniyle anlamı daha farklı oluyor, bu sözleri bir bakan söyleyince...
Açıklama içerisinde, “Trabzonspor’un hakkı olan kupa” ve “Trabzonspor’un kupasını almak için ince ayarlı çalışma yapıyoruz” ifadeleri dikkati çekiyor... Basına çarşaf çarşaf yansıyan ‘şike iddianamesi’ daha mahkemede bile okunmadan, davanın ilk celsesi henüz görülmemişken, sadece tapeler üzerinden bir tarafı haklı diğer tarafı haksız göstermek ya da kesin kanıya varmak pek doğru olmasa gerek... Zaten uygar ülkelerde ne deniyor: “Suç ispat edilene dek herkes masumdur...” Ama tabii uygar ülkelerde...
**
Şike soruşturmasında fitilin ateşlendiği ilk gün olan 3 Temmuz tarihinden bu yana herkes diken üstünde... Taraftarından yöneticisine, futbolcusundan teknik direktörüne herkes, olağanüstü kötü bir şekilde yönetilen süreç nedeniyle farklı bir motivasyonla hayatına devam etmeye çalışıyor...
Hiçbir oyunun kuralı, oyun esnasında değiştirilemezken, ne gariptir ki Süper Lig’de kurallar sonradan değiştirilebiliyor... Hiçbir futbol adamına danışılmadan alınan Play-off kararı, 58. maddeyle ilgili olarak karar alma inisiyatifinin kullanılmaması ve bu maddeyle ilgili kararın Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na devredilmesi, Futbol Federasyonu’nun son dönemdeki en büyük yöneticilik başarısızlıklarından sadece birkaçı...
Gerçi, başkanlığa seçilmeden önce futbol federasyonuna kurumsallığı getireceğini belirten ancak beraber çalışacağı yönetim kurulunu sahibi olduğu hastanede basına tanıtarak, tezadın daniskasını ortaya koyan bir başkana bakıldığında bir sürecin nasıl yürüyeceğini öngörebilirmişiz...
**
Futbol, ‘mutbol’ bunlar hikâye aslında... Daha önemli şeyler var hayatta... Ülkede... ‘Fatmagül’ün suçu ne’, ‘Bir çocuk sevdim’ derken ‘Öyle bir geçer zaman ki’, uyandığında toplum olarak neyiz, neredeyiz şaşar kalırsın... O yüzden kalk; iki su vur şu yüzüne...