İçindeki Devi Uyandır’ ,’Sınırsız Güç’, ‘ Dev Adımlar’ gibi kitapların yazarı insan davranışlarını anlama ve çözüm üretme konusunda uzun yıllardır çalışmalar yapan Anthony Robbins ilişkilerde insanların ihtiyaçlarını ‘güvenli ve rahat hissetme ihtiyacı’, ‘fiziksel ve mental dürtü’,’özel ve değerli hissetme ihtiyacı’, ‘sevilme ve bağlanma ihtiyacı’, ‘gelişme ve genişleme ihtiyacı’,’kendinden başka bir şeye katkıda bulunma ihtiyacı ‘ olarak altı grupta toplar. Bunlardan ilk dördü kişiliğimizin ihtiyacı iken, son ikisi ruhun ihtiyaçlarıdır der.
Ayrıca ihtiyaçlarımızın hayatımızdaki karar verme aşamalarında etmen olduğunu belirtir. İhtiyaçlarımız hayatımızı şekillendirir der. Sevilme ve bağlanma ihtiyacı olan birinin, rahat ve güvenli hissetme ihtiyacı olan birinden tamamıyla farklı bir hayat yaşayacağı aşikârdır.
Siz hangi ihtiyacınız üzerine odaklanan bir hayat yaşıyorsunuz?
Bu ihtiyacınızın karşılanması için neler yapıyorsunuz?
Bu ihtiyacınıza odaklanmanın sonuçları nelerdir?
Ayrıca aydınlık ve karanlık duygulardan bahseder. Aydınlık duygular sadakat, anlayış ve karşınızdakine hizmet etme isteği olan duygulardır. Bu duygular ilişkide işbirliği, karşındakini önemseme ve sadakat içeren davranışlar gerektirir. Bir ilişkinin yürümesi için gerekli olan duygular ve davranış şekilleridir.
Karanlık duygular ise cinsel arzular, meydan okuma ve risk almayı içerir. Bu duygular güç, inat ve risk alma tavırlarını içerir. Bu duygu ve tavırlar ilişkide tutkuyu güçlendirmek için geçerlidir.
Hem aydınlık, hem karanlık duyguların ilişki içinde yaşanması sağlıklıdır. Eğer ilişki içinde yaşanamıyorsa ilişkinin dışında yaşanma olasılıkları yüksektir.
Kendi ilişkinize bakınca birbirinizin sadece aydınlık yanlarını yaşamanıza mı izin veriyorsunuz?
Karanlık duygularınızı yaşamak için partnerinize ve kendinize izin veriyor musunuz?
Eğer vermiyor iseniz risk alma, kendinize meydan okuma gibi duyguları nerelerde yaşıyorsunuz?
Örnek vermek gerekirse eşi istemediği halde boş zamanlarını bir müzik grubunda gitaristlik yaparak sahneye çıkmakla geçiren bir kişiyi ele alalım. Robbins’in bir çalışmasında bu kişi sahnede hissettiği duyguları şöyle tanımlamaktadır: “Risk aldığımı, kendime meydan okuduğumu, başarılı olduğumu, önemsendiğimi hissediyorum. Kendimi ‘kral’ gibi hissediyorum” der. Bu onun hissetme ihtiyacı içinde olduğu duygulardır ve bu duyguları eşiyle olan ilişkisinde yaşayamamaktadır. Bu yüzden bu duyguları ilişki dışında bir yerde yaşamayı seçmiştir. Sahnede geçirdiği zamanları arttıkça eşi buna tepki vermekte ve ilişki çözülemez bir hale gelmektedir. Diğer yanda ise bu kişi eşiyle ilişkisini düzeltmek isteyip, sahnede olmasının neden bir sorun olduğunu bir türlü anlayamamaktadır. Yapılan çalışma sonunda bu kişi önce ihtiyaçlarını belirler ve bunu sahnede yaşadığının farkına varır. Eşiyle ilişkisini düzeltmek istiyorsa bu duyguları sahne yerine eşiyle yaşayabilmesi gerektiğini anlar. Eşiyle birlikte karşılıklı ihtiyaçlarını belirlerler. Her biri birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılıksız vererek gidermeye başlarlar. Sonunda bu ihtiyaçlar öyle karşılanmıştır ki artık ihtiyaç olmaktan çıkmıştır ve ilişki bambaşka bir seviyeye taşınarak devam eder.
Sizin ilişkinizde karşılanmayan ve bunları ilişki dışında yaşamaya çalıştığınız hangi ihtiyaçlarınız var?
Bu ihtiyaçlarınızı ilişkinizin içinde yaşayabilmek için neler yapabilirsiniz?
İhtiyaçlar giderilmelidir… Siz partnerinizin ihtiyaçlarının farkında mısınız? Bunları gidermeye hazır mısınız?
İlişkilerde dengeleri oturtmak bazen çok zor görünebilir… Bunun için karşılıklı farkında olmak, kararlı olmak ve adanmak gereklidir… İşbirliği, istek gereklidir…
Herkesin hem kendi hem partnerinin ihtiyaçlarının giderilebildiği ilişkiler içinde olması dileğiyle…