Eğer bugünün yaşayacağınız son gün olduğunu bilseydiniz onu nasıl geçirirdiniz? İlk yapacağınız şey ne olurdu?
Güçlü bir soru değil mi? Yıllar önce karşıma çıktığında beni sarsmıştı. Aynı zamanda da çok yapmak istediğim fakat o zamana kadar yapamadığım bir isteğimin de farkına varmamı sağlamıştı. Yok saydığım bir konunun aslında benim hayatım için ne kadar önemli olduğunu anlamamı sağlamıştı.
Ölümü yakın hissedince insan bazı şeyler ne kadar anlamsızlaşıyor. Bizi ayakta tuttuğunu zannettiğimiz kurduğumuz kaleler, hırslar, öfkeler, elde etme arzusu bir balon köpüğü gibi sönüyor. Gerçekten bizi hayata bağlayan değerlerimiz, yapmak isteyip de yapmadıklarımız, çılgınlık olarak adlandırıp raflara kaldırdığımız hayallerimiz, ulaşamayacağımıza inandığımız maceralarımız birden önem kazanmaya başlıyor. O güne kadar korkarak yapmadığımız ne varsa kendimizi güvenli hissetmek adına kurduğumuz düzenin önüne geçiyor…
Bu soruyu sorunca gelecek cevaba dikkat edin… Bir yerlerde iliklerinize işlemiş yapılmamışlığın feryadını duydunuz mu? Bu defa yok saymayın onu! Onu yaptığınızı hayal edin… Ne hissettirirdi bu size? Eğer artık onu yapmanın imkânı yok ise de, onu yaptığınızda hissedeceğiniz duyguyu başka ne yaparak yaşayabilirsiniz, bunu sorun kendinize… Es geçmeyin hayatı… Bir tane yaşam sunuldu bize… Ve sorumluluğumuz kendimize…
Geçen hafta bir uçak yolculuğu yaptım. Hayatımın en zorlayıcı uçak yolculuğuydu. Kötü hava koşullarından dolayı uçak salıncak gibi bir o yana bir bu yana sallandı durdu. Fenalık geçirenler, kusmaya hazırlananlar oldu. İnişe birkaç dakika kala bir anda hızla tekrar yukarı doğru havalanmaya başladığında korkmayan pek kalmamıştı diye tahmin ediyorum. Bu şartlarda uçak tekrar inişe geçmeye hazırlandığı süreç içinde birdenbire kendime yıllar önceki soruyu sorar iken buldum:
Eğer bu uçak düşer ise içimde kalan, şu ana kadar yapabileceğim halde yapmadığım bir şey var mı? Eğer varsa ve ben buradan sağ salim çıkarsam ilk işim yarın gidip onu yapmak olacak dedim. Ve gelen cevap şöyleydi:
Tamamdır Violet… Budur… Eğer son dakikalarım ise huzurla gidebilirim…
Öyle bir huzur sardı ki içimi… Ne “ben gidersem o ne yapar?” düşüncesi; ne “daha yapmak istediklerim var” düşüncesi; ne “ölmekten korkuyorum düşüncesi”; ne “keşke yapsaydım” düşüncesi…
Saf bir huzur… Teslimiyet… Bugüne kadar istediklerimi gerçekleştirmiş olmanın doyumu…
Ve biz sağ salim yere indik…
Hayat devam ediyor… İstekler, arzular, hayaller bir bir kendini gösteriyor… Gerçekleşmeyi bekliyor… Fakat bir şey değişti… Öyle bir anda sorduğum soruma aldığım cevapla bir şeyler değişti…
“Ölsem de gam yemem” derler ya hani… İşte öyle bir şey…