Kış mevsiminden nasibimizi iyice aldık bu sene. Pencereden lapa lapa yağan karı seyretmek hoştu. Doğrusu İstanbul Büyükşehir Belediyesi de çok güzel çalıştı. Ana arterler hep açıktı. Trafik bu açıdan kilitlenmedi.
Tabii ki belli bir yaş üzerindekiler uzunca bir süre evlerinde kapalı kaldılar. Ara sokaklar kaygandı ve insanlarımızın hala kendi kapı önlerini küreyip kaldırımları temizlemek gibi alışkanlıkları yok. Hal böyle iken üşütme korkusuyla kışları yaptığımız günübirlik Ada ziyaretlerimizi bir türlü gerçekleştiremedik. Ancak sağ olsun bazı dostlar Ada’nın karlı halinin fotoğraflarını çekip facebook’a koymuşlar. Bambaşka bir güzellik…
***
On beş günde bir yayınlanan ‘Ada Gazetesi’ düzenli olarak Şalom adresine gelir. Böylelikle kışın atladığımız bazı olayları öğrenme imkanımız olur. ‘Altınok Ünsal’ı kaybettik’ haberi kimileri için pek bir anlam taşımayabilir. Ama çarşıda iki beyaz eşya dükkanı olan, bir dönem Adalar Su Sporları Kulübü’nün başkanlığını yapan inşaatçı Altın dediğimde ise ‘A yazık’ ünlemini duyar gibiyim. Senelerin esnafı, mavi gözlü, gülümseyen bakışlarıyla Büyükadalıların yakından tanıdığı bir insandı Altın. Ailesine olan düşkünlüğünü herkes bilirdi. Son zamanlarda bozulan sağlığına ‘unutkanlık’ da eklenmişti. Nitekim, geçen yaz karşılaştığımızda, ‘peder bey nasıl göremiyoruz’ sorusunu ‘sağolun pek dışarı çıkmıyor’ diye yanıtlamıştım. Daha önceki bir yazımda da belirtmiştim. Babam vefat edeli on altı yıl oluyor. Hayatta kalan dostları onu sorduğunda artık hep aynı cevabı veriyorum, ‘sağ olun iyidir’. Altınok Ünsal, Büyükada’da doğdu. Galatasaray Lisesi’nden sonra, İÜ Hukuk Fakültesi’ne devam etti. Ancak eğitimini yarıda keserek baba mesleği olan bakkaliye ile ticaret hayatına atıldı. Adalılar ‘Altın Abi’yi hep hatırlayacaklar. Allah rahmet eylesin.
***
Pazar akşamı, Amram Oditoryumu çok keyifli bir etkinliğe tanık oldu. ‘Arranged’ adlı filmi izledikten sonra sinema okuma bölümüne geçildi. Birincisi, oditoryumun koltukları son derece rahat. İkincisi, ilk yarıdan sonra verilen 15 dakikalık arada ikram edilen sandviçler müthişti. O kısacık zaman zarfında birçok kişiyle ayaküstü sohbet edebildim. Yeni yeni havadisler aldım. Çok mutluydum doğrusu. İkinci yarı için yerime geçtiğimde etrafıma baktım. Yaşça benden genç olan çok az kişi vardı. Sonuçta izleyiciler tatlı bir ‘Golden Age’ topluluğuydu. Ne güzel kimse artık evde oturmuyor. Temennimiz sinema okuma günlerinin daha düzgün aralıklarla tekrarlanması.
***
Avrupa turnelerinde biletleri kapışılan Jan Garbarek 24-25 Şubat tarihlerinde yeni dörtlüsüyle birlikte CRR’de sahne alacak. Ünlü saksafoncuyu izlemek istiyorsanız acele etmekte yarar var. İyi dinletiler.