(...) "Mariee Colvin, muhabirliğe olan tutkulu ve marjinal yaklaşımı sayesinde genç yaşında ölmüş olabilir. Ancak pek çok masa başı gazetecinin sahip olamayacağı ölümsüzlüğünü de yarattı. " (...)
Geçtiğimiz hafta bağımsız gazeteciliğin cesur kadın kahramanı tek gözü siyah bantla kapalı Marie Colvin Suriye’de bir bombalama sırasında öldü. 50’lerindeydi. Hayatı boyunca Ortadoğu ve Güney Asya’daki savaşları haber yapmıştı. Ayrıca Balkanlar’da Sırplara müdahale eden Kosova ordusu ile keşiflere çıkmış, Çeçenistan’da isyancılarla konuşurken Rus jetleri tarafından saldırıya uğramıştı. Çatışma alanlarına muhabir yollanabilmesi için gazetelerin daha büyük bütçe harcaması gerektiğini her fırsatta dile getirirdi. Zira çatışma bölgelerinde olanları ‘tarihin ilk taslağı’ kabul ediyordu. Savaşın siviller üzerindeki vahşetini dile getirerek bir farklılık yaratmaya çalışıyordu. “Masa başı görevi ile çatışmada vurulmak arasında seçim yapsam çatışmayı tercih ederdim,”derdi. “ Aptal mıyım? Katıldığım yemek davetlerini anlatan bir gazeteci olsam o zaman aptal hissederdim.”
Marie Colvin, muhabirliğe olan tutkulu ve marjinal yaklaşımı sayesinde genç yaşında ölmüş olabilir. Ancak pek çok masa başı gazetecinin sahip olamayacağı ölümsüzlüğünü de yarattı.
Her insan ufak da olsa bir ölümsüzlüğe erişiyor yaşamında yaptıkları sayesinde. Buradaki ölümsüzlük kelimesini biraz tarif edeyim, çünkü birazdan büyüğünü, küçüğünü ve elde etme yöntemlerindeki zorlu ve kolay yolları tartışacağım. Ölümsüzlük, ölümden sonra, gelecek kuşakların kafasında yer etmiş olmaktır. İnsan hiçbir şey yapmasa da kendi ailesinin kafasında yer edecektir pek tabii ki. Ona küçük ölümsüzlük diyelim. Bu tarzına razı olup kendi benzerlerinden 10’larca yaratan ve bu sayede pek çok kişinin kafasında yer etmeyi garantileyenler yok mu? Fazlasıyla var. Bu yüzden gerçek ölümsüzlük için tarifi şöyle detaylandırıp ‘bir insanın kendini tanımamış olanların kafasında yaşaması’ diyelim. Sadece kitap heykel üreten değil veya siyasi kararlarla devletlere yön verenler değil, yaşama uçlarda katkılar yapan yenilik getiren her kişi, kendi ölümsüzlüğüne ulaşmaktadır.
Nasıl ölümsüzleşilir? İnsan yola çıkarken bunun kurgusunu yapamaz. Zira çoğu akıllarda kalan şahsiyet zorlu hayatlar yaşamış, marjinal kararlar vermiş, bazen uyuşturucunun kölesi olmuş ve çoğunlukla da hayata genç veda etmiştir. Kurt Cobain, Janis Joplin, Amy Winehouse ve son olarak da Whitney Houston bu tarife uyan sanatçılardan… Yani insan oturduğu koltuktan ben ölümsüzlüğe oynuyorum diye bir amaçla hayatını şekillendiremez. İnsanın ruhunda tayfun yaratan bir marjinallik varsa, güncel hayata uyum sağlayıp normal yaşayamaz. Uzun ve konforlu bir hayatı tercih edenler bir süre sonra üretkenliğini yitireceği için ölümsüzlüğünden de feragat etmektedir. Che Guevara baskı rejimlerine karşı savaşmaya devam edip Küba yönetiminde yer almamaya karar verdiğinde huzurlu ve rahat bir yaşama sırtını dönüyordu. Gerçi, yanlış yorumlanan lafları ile yalan yanlış idolleştirileceğini, tişört ikonu olacağını bilseydi belki hayatta kalmayı tercih ederdi.
Kendi yetersizliğinin farkında olan ve ölümsüzleşmek için hiç bir özelliği olmayanlar da ölümsüzleşmek istiyor maalesef. Bunun en kolay yolu kendi soyunu çoğaltmak… Biraz daha zoru ölümsüzlüğü daha hayattayken yakalamış insanlara yapışmak… Daha da zor yolu kötülük yaratarak, iftira atarak, aldatarak kendi küçük dünyasında bir tanınma yaratmak…
En iyisi ölümsüzlüğü tutkulu yaşayarak, çok severek, bir şeyler üreterek oluruna bırakmak. Mutlaka takdir edenler olacaktır…