Obama önümüzdeki üç ayı bekliyorsa bir bakıma haklı sayılabilir. Önümüzdeki üç ay İran’ın yeni tutumunun ortaya çıkması için önemli. Ambargo ve diplomasinin işe yaraması için bu kadar süreye ihtiyaç duyulacağı muhakkak.
Geçtiğimiz hafta gerek dünyayı gerekse de bölgeyi etkileyen iki önemli seçim gerçekleşti. Biri Rusya seçimleriydi.
Rusya seçimleri beklendiği gibi sonuçlandı. Putin seçimler öncesi yaptığı ufak ayarlamayla altı sene daha devlet başkanı olarak görev yapacak.
Duma seçimleri ardından ayaklanmaya başlayan halk Putin’in seçilmesine hemen tepki gösterdi. İlk günün bilançosu 500 tutuklu...
Yüzde 64 oranında oy alarak seçilen Putin’in yeni dönemde izleyeceği politikada en önemli husus gelirin halka dağıtılması konusunda göstereceği hassasiyet olacaktır.
Seçimlere hile karıştığı düşünülse bile Putin’in yeni vatandaşlık verdiği ve etnik kökeni Rus olmayan vatandaşların neredeyse tamamının oyunu aldığını tahmin etmek pek de zor değil. Seçimlere katılım oranının düşüklüğü ve seçim sonrası bağımsız gözlemcilerin seçimlerle ilgili raporları kaygı verici. Kaldı ki kamuoyu araştırmaları seçimlerde Putin’in yüzde 50 oy alarak tekrar seçileceğini gösteriyordu. Putin’in hile yapmaya bu aşamada hiç de ihtiyacı yoktu.
Rus halkı ayaklanmaya meyilli ve neredeyse tüm ihtilallerini ayaklanarak gerçekleştirmiş bir halk. Halkı tatmin etmezse Putin’in gidişi ihtilal yoluyla olabilir...
Bir önemli seçim ise İran’da yapıldı. İran, nükleer faaliyetleri sebebiyle bir yandan mercek altındayken diğer yandan seçime gitti. İran’da seçimlere her isteyen katılamıyor. Seçilecek olanlar mutlaka devrim konseyinden onay almak zorunda. Bu sebeple gerçek muhaliflerin parlamentoya veya yönetime girme ihtimali yok.
Demokratikliği tartışılan bu sistemle yapılan seçimlerde en büyük darbeyi Ahmedinecad aldı. Kız kardeşi bile milletvekili seçilemeyen Ahmedinecad yetkilerini kaybetme riskiyle karşı karşıya. Parlamentonun yüzde 75’i Hamaney taraftarlarından oluşuyor.
Yeni dönemde Amedinecad’ın daha da saldırganlaşabileceğini kestirmek zor değil. Bu arada parlamentonun Ahmedinecad’ı pasifize etmesi oldukça yüksek olasılık.
Yeni oluşturulacak yönetimin nükleer programa yaklaşımı bölgenin kaderini belirleyecek.
İran’ın nükleer silaha sahip olma olasılığı İsrail’i tedirgin ediyor. İsrail, İran’ın bir şekilde durdurulmasını istiyor. Bunu kendi başına yapma yetisi ve potansiyeli de var ancak yine de ABD’nin ve uluslararası kamuoyunun tepkisinden çekiniyor.
Bu bağlamda hafta başında İsrail Başbakanı Netanyahu ile ABD Başkanı Obama arasında yapılan görüşme önemliydi. Obama Netanyahu’ya diplomasinin henüz bitmediğini, İran’a saldırmak için zamanın henüz gelmediğini bildirdi.
Obama önümüzdeki üç ayı bekliyorsa bir bakıma haklı sayılabilir. Önümüzdeki üç ay İran’ın yeni tutumunun ortaya çıkması için önemli. Ambargo ve diplomasinin işe yaraması için bu kadar süreye ihtiyaç duyulacağı muhakkak.
Ancak ABD Başkanı İran sorununu çözmek için 6 Kasım’da yapılacak ABD seçimlerini bekliyor olabilir.
İsrail’in İran meselesinin çözümü için 6 Kasım’a kadar beklemeyeceğini anlamak hiç de zor değil.