Hipokrates’in yemini olur da, Maimonides’in duası olmaz mı? Olmalı tabii, ancak birazdan bendeniz tarafından yapılmış olan çevirisini okuyacağınız ve on sekizinci yüzyıl Almanyası’nda ortaya çıkan metnin Maimonides tarafından yazıldığı kesin değil. Buna rağmen, yayımlandığında “on ikinci yüzyılda yaşamış olan Mısırlı Yahudi bir doktorun elyazmalarından alınmıştır” ibaresini taşıması, ‘Doktorun Duası’ diye adlandırılan metnin Maimonides tarafından yazılmış olabileceği ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
Maimonides kimdi peki? 1138 yılında İspanya, Kordova’da doğan Maimon oğlu Moşe, yani Moşe ben Maimon; din bilimi ve hukuku, felsefe, tıp ve astroloji ile yakından ilgilendi. Talmud, kişinin geçimini dinden sağlamasını yasakladığından (dini, kazmak için bir kazma olarak kullanma!) insanlara yardım etmesi açısından dine en yakın alan olarak gördüğü tıbba yöneldi. Muhtemelen bilirsiniz, din âlimlerinin hemen hepsinin, unvan ve isimlerinin baş harflerinden oluşan, kısaltma bir adları vardır. Rabi Moşe ben Maimon da, RAMBAM olarak bilinir.
Peki, Maimonides adı nereden çıktı diye soracaksınız doğal olarak. Yunan etkisi, efendim. Yunanca’da ismin sonunda gelen ‘ides’ eki, oğlu anlamına gelir: Maimon’nun oğlu.
“Moşe’den Moşe’ye Moşe gibisi yok!” Ortaçağ Yahudileri arasından pek yaygın olan bu deyiş ne anlama gelir dersiniz? Sözü edilen ilk Moşe, Öğretmenimiz Moşe’dir tabii: Yahudi Kanunu’nu Bene Yisrael’e öğreten Moşe Rabenu. İkinci Moşe ise, kapsamlı eserleri sayesinde (öncelikle Mişne Tora) kanunu halkın gözünde daha anlaşılır kılan Moşe ben Maimon’dur.
Ömrünün bir kısmını Emevi İspanyası’nda, diğer kısmını ise Kuzey Afrika ile Kutsal Topraklar’da geçirmiş olan Maimonides, eserlerini Yahudi Arapçası (büyüklerimizin konuştuğu Yahudi İspanyolcası gibi) dilinde kaleme almıştır. Gelelim duanın metnine:
“Her şeye kadir olan Tanrım, yarattıklarının hayatına ve sağlığına mukayyet olmak üzere beni seçtin. Şimdi mesleğimin görevlerini yerine getirmek üzereyim. Bu önemli çalışmamın insanlığa yararlı olabilmesi için bana destek ol çünkü Senin yardımın olmazsa, en basit iş bile başarılamaz.
Tanrım, ruhumu tıp sanatına ve tüm yarattıklarına karşı aşkla doldur. Kazanç ve şöhret açlığının, bu sanatı icra etmeme engel olmasına izin verme zira bunlar hakikatin ve insanlık sevgisinin düşmanlarıdır; beni kolayca yoldan çıkarabilir ve Senin evlâtlarına iyilik yapma görevinden uzaklaştırabilirler. Zengine ve yoksula, iyi ve kötü huyluya, dost ve düşmana her an hevesle hizmet etmeye hazır olabilmem için, bedenimin ve ruhumun kuvvetini koru.
Acı çekenin, sadece insani yönünü görmemi sağla. Hasta yatağının başında iken zihnimin açık kalmasını ve yabancı hiçbir düşüncenin dikkatimi dağıtmamasını sağla ki, deneyim ve ilmin öğrettiklerini aklımdan çıkarmayayım. Bütün yaratılmışların sağlığını ve hayatını koruma amacını taşıyan bilimsel araştırmaların hepsi de önemli ve yücedir.
Hastalarımın bana ve sanatıma güvenmesini, öğüt ve tavsiyelerimi dinlemelerini sağla. Her zaman her şeyi bilen akraba ve nöbetçileri hastanın yatağından uzaklaştır çünkü kendini beğenmişlik, sanatın iyi niyetini başarısızlığa uğratan ve yaratılmışları çoğunlukla ölüme sevk eden tehlikeli bir intikamdır. Cahiller beni suçlar ya da benimle alay ederse, sanat aşkımın tıpkı bir zırh gibi beni etkilenmez kılmasını sağla ki, düşmanlarımın şanı, namı ve yaşı ne olursa olursun, doğrudan sapmayayım.
Tanrım, inatçı ve kaba hastalara karşı bana hoşgörü ve sabır bahşet. Her konuda ılımlı ama bilim aşkı konusunda doyumsuz olmamı sağla. Her şeyi yapabileceğim fikrini benden uzaklaştır. Bana bilgimi genişletme gücü, iradesi ve fırsatı ver. Bugün, dün varlığından hiç haberdar olmadığım şeyler keşfedebilirim çünkü sanat büyüktür ama insanın zihni her yere ulaşabilir.
Benden yaşlı olan ve yaşlarından ötürü böbürlenen, beni mahcup etmek, küçük düşürmek ya da aşağılayarak bana bir şeyler öğretmek isteyen meslektaşlarıma karşı ruhumu iyilikle doldur. Bu durumu benim için yararlı kıl zira onlar, benim bilmediğim pek çok şey biliyor; ancak küstahlıklarının beni acıtmasına izin verme. Onlar yaşlı ve yaşlılık, hırslarını frenleyemiyor. Ben de yeryüzünde, Senin huzurunda yaşlanmayı umuyorum, Tanrım.”
Hemen bir açıklama: Duanın dördüncü paragrafındaki “nöbetçileri hasta yatağından uzaklaştır” sözleri tuhaf gelebilir ancak Maimonides, Mısır vezirinin ve onun sayısız akrabasının hekimliğini yapıyor, hastanın odasında doğal olarak nöbetçiler bulunuyordu. Bugüne uyarlayacak olursak, refakatçiler diyebiliriz.
On ikinci yüzyıldan yirmi birinci yüzyıla değişen fazla bir şey olmadığını görmek çarpıcı, değil mi sevgili okurlar? Hele tam gün yasasının sürekli tartışıldığı, bazı hekimlerin daha çok kazanabilmek için senelerdir yaptıkları gibi, aynı anda üç yerde birden olmak için mücadele ettiği bugünlerde?