Bir insan 85. yaşında ne yapabilir? Ezici çoğunluğumuzun cesaret edemeyeceği bir maceraya atılabilir mi? Anlatacağım gerçek hikâye insanlık adına yüreklere umut aşılıyor. [email protected]"
Hayata bir kez geliyorsun. Öldüğün gün ölmüşsündür!” Bu sözler 85 yaşındaki bir ‘delikanlıya’ ait. Kendisine, “delirdin mi, bu yaşta yapılır mı?” şeklindeki yapılan sitemlere cevaben söylemişti.
Zira, Gary Lenzner bu hayatta çok az kişinin yaşadığı büyük zulümden kurtulmuş biri olarak ölmeden önce her şeyi denemek istemişti...
***
1943 yılında büyükannesi ve büyükbabası ile birlikte Berlin’de yaşarken Alman makamlarından gelen bir mektupla bir kaç gün içinde başka bir şehre nakil olacaklarının haberini aldığında meseleyi anlayan büyükbabası o gece intihar etmiş, kendisi de 17 yaşında asi bir genç olarak Nazilere teslim olmayacağını söylemişti anneannesine. Lenzner, bütün kimlik kağıtlarını yırtıp kimliksiz bir şekilde evden kaçmış ve Berlin sokaklarının ücra yerlerinde, sokakta veya apartman girişlerinde uyuyarak hayatını kurtarmaya çalışmıştı. Anneannesini bir kez daha görememişti tabiatıyla çünkü yaşlı kadın doğrudan Auschwitz’e gönderilecekti, Naziler evine geldiği gece.
Annesi ise protestan biriyle tekrar evlenerek kendi hayatını kurtarmaya çalışırken yanına gelmek için yalvaran oğlunu reddedecek kadar tuhaf bir anne olarak tarihe geçecekti. Zira Yahudi birini saklamanın cezasını çok iyi biliyordu.
Hayat zalimliğe devam eder. Bir gece arkadaşları sokakta gördükleri Gary’yi polise ihbar eder ve yakalanır. Asi ruhu ve güçlü karakteri sayesinde iki hafta sonra Gestapo’nun elinden kaçar fakat üç aylık bir özgürlükten sonra tekrar yakalanır ve doğruca Auschwitz’e gönderilir. Orada ağır işçi olarak bir Nazi kimyasal fabrikasının inşasında çalıştırılır. Daha sonra Buchenwald ölüm kampına gönderilir. O bölgede bir tarım alanında çalışır. Almanların, savaşı kaybettiklerini anlar anlamaz ölüm kamplarının izlerini silmek ve geride kalan Yahudiler’i doğal ölüme terk etmek için uyguladıkları “ölüm yürüyüşü” esnasında öleceğini anlayan Gary kafasına kurşun sıkılma riskini alarak gruptan kaçar ve hızla ormana doğru yol alır. Şansı yaver gider, yardımsever çiftlik sahibi bir kadının yanına sığınır. Birkaç hafta sonra özgürlük gelir. Amerikan tankları bölgeye ulaşır.
Büyük tesadüflerle hayatta kalmayı başaran Gary Lenzner, ABD’ye göç eder ve yeni hayatını orada kurar.
Gary bir Holokost kurtulanıydı artık. Gördüğü ve yaşadığı büyük zulüm ertesinde hayata bakış açısı değişmiş biri olarak her şeyi denemek isteyecekti bundan sonraki hayatında.
85. yaş gününde küçük torunu ile birlikte kimsenin o yaşta yapılmasını hayal bile edemeyeceği bir ‘deliliğe’ imza atacak ve birlikte 3 bin metre yükseklikten kendilerini bir uçaktan boşluğa atarak gökyüzü dalışı yapacaklardı. Kırk saniye serbest düşüşten sonra açılan paraşütleri ile bir insanın bu dünyada yaşayabileceği en heyecanlı belki de en görkemli tecrübesini ekleyecekti hayatına. O 40 saniyenin bir ömür boyu kadar uzun geçmiş olacağını hiç düşünmeden kendini boşluğa bırakmanın “hoşluğunu” hissedecekti tüm organlarında.
Yere indikten sonra ilk söylediği şu olacaktı: “Hitler’e inat uçtum işte! Sadece beni öldüremediğiyle kalmadı o katilin! Bugün iki çocuğum, sekiz torunum ve beş küçük torunum var. O nerede, ben neredeyim?..”
Yaşadığı gökyüzü deliliğine atfen ise, “havadayken o kadar tuhaf ve güzel bir sükunet vardı ki, neredeyse uyuya kalacaktım rahatlıktan” diyor, Gary Lenzner.
Auschwitz’den, Buchenwald’dan ve ölüm yürüyüşünden sağ salim çıkıp 85. yaşında üç bin metre yükseklikte kuşlar gibi uçarak ölüme adeta meydan okuyan bir Holokost kurtulanı olarak şimdiden tarihe geçti Lenzner.
Nasıl da umut aşılıyor insanlık adına...