‘On Yıldır Türkçe Konuşuyorum’ kitabı Roş Aşana, Yom Kipur, Evlilik, Ebedi Yaşam gibi pek çok başlık altında toplayan Chitrik bizlere Yahudilik hakkında gerek tarih gerek anane gerekse mizahla önemli bilgiler aktarıyor
eçen ay çok kısa bir ziyaret için İstanbul’a gittiğimde kız kardeşim Nazlı elime bir kitap sıkıştırıverdi. Tavsiye veya hediye kitapları okumaktan sıkılan birisi olarak pek dikkatimi vermedim ancak yazarını merak ediyordum. Uzun bir süredir kendimi ait hissettiğim, hahamları, gabaylar, hazan ve Yahidlerini yakından tanıdığım bir Etz Ahayim’li olarak yazık ki methini duyduğum Rav Mendy Chitrik’i dinlemek fırsatını hiç bulamadım. Sürekli kendisi hakkında duyumlar alıyor ancak bir türlü ortak bir çatı altında buluşmak nasip olmuyordu. Gözlem Yayınları’ndan çıkan ‘On Yıldır Türkçe Konuşuyorum’ kitabı sayesinde Türkiye’de bulunduğu süre içinde verdiği konuşmalardan alıntılarla haşır neşir oldum.
Kitabı Roş Aşana, Yom Kipur, Evlilik, Ebedi Yaşam gibi pek çok başlık altında toplayan Chitrik bizlere Yahudilik hakkında gerek tarih gerek anane gerekse mizahla önemli bilgiler aktarıyor. Okuması çok keyifli olan bu kitabı dört düzine torun ve sayısız büyük torun görmüş olan Zeide, dedesine adarken sürekli ihtiyaç sahiplerine yardım eli uzatmanın ve yaşadığımız dünyayı daha yaşanır hale getirmenin önemini vurguluyor. “İhtiyaç anında karşındaki kişinin bizim gibi olup olmadığına veya onu sevip sevmediğine bakma,” diyor kitabında.
“Bir Yahudi’ye ‘Sen Yahudi misin?’ diye sorun, bir nutuk dinlemeye başlarsınız” diye devam ediyor. Soruyu soran kişiye göre tepki gösterdiğimiz kesindir. Varoluşumuzla yok olmak istediğimiz arasında bocalayan bir ırk olarak kitapta Morganbesser’e bir gönderme yapıyor. “Incognito ergo sum”. Görünmüyorum öyleyse varım. Kendisinden kaçmaya çalışan pek çoğumuz için hayatın bir gerçeği bu değil midir?
Bir uçak yolculuğu esnasında tefilin takmanın zorluğunu yaşayan birisi olarak Chitrik’ten yorumlarını okumak ayrı bir keyif verdi. Tuhaf bakışların altında yatan, “Tansiyon ölçmenin Yahudi bir yolu olmalı” deyişine epeyce güldüm. Değişik bayramlar başlıkları altında mizah yönü güçlü konuşmalarının yanında gözlerimden yaşlar akarak okuduğum bir sürü de farklı hikâye vardı.
Din ile alakalı konuşmalarında, “Yahudilik bir moda değildir o yüzden demode olmayacaktır,” diye de vurguluyor. Bunun yanında da Tanrı’ya giden yolun dolaysız olduğuna değiniyor ve Dostoyevsky’den bir alıntıyla, “ Eğer Tanrı yoksa her şey mubahtır,” diyerek devam ediyor.
Descartes’in felsefesine çağdaş Yahudi versiyonunu da eklemeyi ihmal etmiyor. “Kimliğimi gizleyebiliyorum, öyleyse varım.”
“Doğamız gereği her birimiz eksik ve kusurlu olduğumuz için ancak birlikte olduğumuzda bir bütünlük hissi elde edebiliriz,” diyor Rav Chitrik.
Hatırlamak ve uygulamaktan sık sık söz ederken entegrasyon ve asimilasyona da yer veriyor. Entegre olduğunuzda kendi öz kimliğinizi muhafaza edersiniz; asimile olduğunuzdaysa bunu kaybedersiniz. “Çevrenizdeki ortama kendinizi kaybedercesine katılırsanız, kendinize has katkılarınızı topluma artık yapamaz hale gelirsiniz.”
Chitrik, “ Ben tüm insanların eşit yaratıldıklarına inanırım. Benden farklı olanlara tolerans değil saygı gösteririm,” diyor. Hayatla ilgili felsefesine değinirken, “Hayat önünüze bir daha yaşanamayacak anlar çıkartır ve en büyük trajedi onları görmemeniz veya daha kötüsü görmezden gelmenizdir,” diye ekliyor.
İyilik yap ve bunu sürekli hale getir mesajlarının yer aldığı kitapta “Şelah lameha al pene Amayim” diyor. Ekmeğini sulara fırlat, birkaç gün sonra onu tekrardan bulacaksın. Yaptığınız iyilikler illa size geriye dönecektir. Bu iyiliğin kendi doğasıdır. Sonra devam ediyor: “ Hayatınızda melekler olsun istiyorsanız şayet siz bir başkasının hayatındaki melek olun.”
Hayatımızda sorunlar elbet vardır ancak sorunların farkına varmak dahi bunun çözümünün yarısıdır diyor ilerleyen sayfalarda… Dünyanın pek çok farklı ülkesinde değişik şartlarda yaşayan, çeşitli yaş guruplarından Yahudilerle olan deneyimlerine yer veren Chitrik her sayfasında ayrı bir keyif yaşatıyor okuyucuya. Birlik ve beraberlik mesajının tekrar ettiği kitapta “Hoşgörü olmayan yerde yalnızca teslimiyet ve boyunduruk olur,” yorumunu yapıyor.
Evlilikte temel esas sorumluluk, saygı ve sevgidir derken beş çocuğuyla birlikte on senedir İstanbul’da yaşıyor Chitrik. Ardından evlilikteki en önemli üç kelimenin “Seni çok seviyorum” olmadığını “Ben hata yaptım” olduğunu yazıyor.
Kitapta yer alan kısa esprilerden en iyisi, bir mohele (sünnetçiye) “Bugün lütfen kısa keser misiniz?” denmeyeceğiydi.
Başımız sıkıştığında Rav Chitirk’e gidip de “Sen Tanrı’ya çok yakın bir insansın, bu işi benim için hallet” demeyin lütfen çünkü alacağınız cevap bir fıkrasında gizli. “Ben üst yönetimden değilim, sadece satış bölümünde çalışıyorum” diyebilir. Hazak Baruh Rav Chitrik, seni on sene boyunca dinlemiş kadar oldum.