Uzun ve yorucu Türkiye Süper Liginden sonra, güzel futbol için bütün gözler Euro 2012 Avrupa Futbol Şampiyonasına çevrildi.
Ukrayna ve Polonya’nın ortaklaşa düzenleyeceği merakla beklenen Euro 2012, 8 Haziran tarihinde başlıyor. Turnuvanın açılış maçı 8 Haziran Cumartesi günü saat 19.00’da ev sahibi Polonya ile Yunanistan arasında oynanacak.
Türk Milli Takımı Euro 2012 finallerinde Hırvatistan’a elendiğinden, bu şampiyonada bizi sadece FİFA kokartlı hakemlerimizden Cüneyt Çakır temsil edecek.
Türk futbolseverler için 2011 ve 2012 sezonundan sonra bu maçları seyretmek, en azından taraftarların bünyesinde bir detoks etkisi yaparak yeni sezonda sinirlerinden biraz daha arınmış olma fırsatını verecek. Fakat turnuva öncesi Ukrayna ve Polonya’dan gelen haberler şampiyonanın patlamaya hazır bir bomba gibi organize edildiğin de gösteriyor.
18 Nisan 2007’de Avrupa Futbol Federasyonları Birliği’nin (UEFA) Galler’in başkenti Cardiff’te yaptığı toplantıda Ukrayna ve Polonya’nın Avrupa Futbol Şampiyonasına ev sahipliği yapacağına karar verdi. Son hazırlıklar yapıldı, statlar hazırlandı ve Avrupa Futbol Şampiyonası bir-iki sonra ilk düdük ile birlikte başlayacak.
2010 gerçekleştirilen Dünya Kupasından sonra, kupanın Güney Afrika’da yapılması çok çeşitli problemler yaratmıştı, ayrıca bir sürü rüşvet iddiası ortaya atılmıştı. Bu sefer 2012 Avrupa Futbol Şampiyonasının ev sahibeliğini Ukrayna ve Polonya’nın yapmasından ötürü UEFA çok çeşitli eleştiriler ile karşı karşıya geliyor.
Ukrayna ve Polonya taraftar profili, fanatizm ve özelikle ırkçılık, Euro 2012’nin en büyük problemleri arasında. Doğu Avrupa’daki futbol kültürünü anlamak için 2011’de yeniden takımın başına getirilen ve ülke futbol tarihinin en efsanevi oyuncularından olan (1975 Avrupa’da Yılın Futbolcusu Ödülü sahibi) Oleg Blokhin’in açıklamalarına bakmak yeterli. 2006 yılındaki ilk milli takım macerası sırasında yaptığı “Ukrayna liginde daha çok Ukraynalı futbolcu olmalı. Bu şekilde gençlerimiz; ağaçtan indirilip iki muz karşılığında Ukrayna’da top oynatılan bir ‘zumba-mumba’dan (kendi ifadesidir) ilham almak yerine, geleceğin Shevchenko’larından, Blokhin’lerinden ilham alabilirler,” açıklaması ırkçılığın bu topraklarda yeni bir durum olmadığının açıkça gösteriyor.
Polonya ve Ukrayna’da tribünlerde özelikle zencilere karşı yapılan ırkçılık, antisemitizm ve zenofobi çok yaygın. Tribünlerden siyahî futbolculara karşı bağırılması genel bir davranış. Polonya’da birçok maçta Yahudilere toplu olarak küfür edilmesi, rakip takımın Yahudi bir kulüp olduğunu iddia ederek küfür etmek veya “Ayağa kalkmayan Yahudi olsun” gibi antisemit hareketler tribünlerde yaşanmakta. Ayrıca toplu olarak Nazi sempatisi ve selamı yine Ukrayna tribünlerinde yaygın bir şekilde görülebiliyor. En dramatik olan ise sırf yabancı olduklarından dolayı Uzakdoğulu veya Hintli insanlara tribünlerde ev sahibi takımı destekleseler bile saldırılması... Polonya ve Ukrayna liglerinde yaşanan ırkçılık hareketleri organizasyon öncesi herkesi tedirgin ediyor.
Kuşkusuz Polonya ve Ukrayna taraftarlarının bu ırkçı ve fanatik tutumu ülkeyi Avrupa Futbol Şampiyonası için ziyaret edecek taraftarların çekinmesine neden oluyor. İngilizlerin efsanevi kaptanları Sol Campell şimdiden İngiliz taraftarların evlerinde oturup şampiyonayı televizyondan seyretmelerini önerdi. İtalya Milli Takım futbolcusu Mario Balotelli ise Euro 2012 öncesi “Irkçılığı asla kabul etmem. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Eğer birisi bana sokakta muz atarsa, hapse girerim. Çünkü onu öldürürüm,” açıklamasını yaptı.