Madonna’ya olan hayranlığım 1986 yılında başladı. Yılı hatırlıyorum çünkü Prep yani hazırlık sınıfındaydım. İngilizce öğrenmeye başladığım sene idi.
Madonna’ya olan hayranlığım 1986 yılında başladı. Yılı hatırlıyorum çünkü Prep yani hazırlık sınıfındaydım. İngilizce öğrenmeye başladığım sene idi. Madonna’nın her şarkısının benim için ve 1980’li yıllarda ergenlik dönemini yaşayanlar için anısı vardır; örneğin ‘True Blue’ çocukluğun bitimini, ilk kalp atışlarını, ilk platonik aşkları anımsatır.
'La İsla Bonita’ ise bir zamanlar benim güzel adam olan Büyükada’yı… ‘Like a Prayer’ ise hayatımda çok beğendiğim ve ilk gördüğüm çerçeve dışı reklamı hatırlatır. Sadece bu reklam da değil; tam genç kızlık yaşlarını, yeni heyecanları. ‘Holliday’ ise üniversiteyi kazandığım günü anımsatır, havalara uçmak istemiştim Madonna eşliğinde. Çok uzar bu listem, özellikle eski albümlerindeki her şarkının benim için bir anısı var… Değişim, seks, güçlü kadın kavramlarının hepsi Madonna’dır benim için.
***
Genç kızlık yıllarını Madonna eşliğinde geçirmiş bir kız, 18 yaşına gelince Madonna konserine gitmek ister değil mi? “Hayatta bir kere” başımıza gelebilecek bir şanstır. Ancak ironi budur ki gidemez, çünkü Madonna İstanbul’a kadar geldiğinde, o Amerika’da üniversitede bir freshman yani birinci sınıf öğrencisidir. Madonna konseri sevdası 1993’den 2012’ye içinde kalır.
***
Sevgili arkadaşım Şule Yücebıyık, milliyet.com.tr’deki yazısında son cümle olarak çok beğendiğim bir lafı kullanmış; “There’s only one queen, and that’s Madonna!” Tek bir kraliçe vardır, o da Madonna’dır! Ben dayanamayıp ondan alıntı yapıyorum, yine dayanamayarak yazımın ortasına koyuyorum. 7 Haziran akşamı Madonna’nın konserinde Türk Telekom Stadyumunda otururken arkadaşlarım ve ben Kraliçe’yi heyecanla bekledik. Gerçi 21.30’da çıkması beklenirken, 22.15’te çıktı ama konsepti, dansçıları, dansları, yeni ve eski şarkılarıyla 54 yaşındaki Madonna seyirciyi büyülemeyi başardı. Madonna’nın dansları, 54 yaşında olmasına rağmen ‘fit’liği, yerde, eğilirken, ipin üstünde yürürken, dans ederken, zıplarken her pozisyonda şarkı söyleyebilmesi beni bir kez daha ona hayran bıraktı. Başarının çok eleştirildiği ülkemizde, Madonna’yı eleştirenlere sorarım; hanginiz 60.000 kişinin önünde ipin üstünde yürürken şarkı söylediniz? Madonna’yı tahmin ettiğimden daha uzaktan görebildim, ama yine de orada 60.000 kişiden biri olmak muhteşemdi…
***
Konser ne kadar muhteşemdiyse, konser çıkışı da o kadar felaketti. Çıkış değil izdiham demek daha yerinde olur. Klostrofobisi olmayan birinin bile nefesinin darlaşabileceği, binlerce insanın aynı anda tek çıkışa yöneldiği bir izdiham. Organizasyon eksikliğinin zirve noktası; korkudan ağlamak üzere olan çocuklar, nefes darlığı yaşayanlar, merdivenlerden yavaş çıkanlara küfredenler, bayılmak üzere olan hamileler –ki Madonna konserine gelen hamilelere Allah akıl fikir versin- Türk Telekom Arenanın çıkış çilesinin bir konser için değmeyeceğinin işaretiydi. Ancak bu bir konser değildi, Madonna konseriydi…