Biliyorum fazla yabancı kelimeli bir başlık olmuş. Lâkin bu sözcükler insanlığın geldiği noktayı simgeliyor. İnsanoğlu, evrenin yaratılmasındaki en büyük sırrı çözmeyi başarırken insanı ilgilendiren en büyük acıyla neden ilgilenmiyor?
rta halli Arjantinli bir ailenin idealist bir genç kızıydı, Silvia Quintela, 1970’li yıllarda. Hayatında tek amacı doktor olup tıpkı vatandaşı doktor Che Guevera gibi yoksulları bedelsiz tedavi edip inandığı yolda dogmatizmden öte, pratikte bir sosyalist olmaktı.
Öyle de yaptı Silvia. Buenos Aires’in en seçkin üniversitesinden tıp doktoru olarak mezun olduktan sonra siyasi iklimi, Juan Peron’un ülkeye tekrar devlet başkanı olarak dönmesiyle karmaşıklaşan ülkenin yoksul bölgelerindeki çaresiz hastalara adar hayatını. Lâkin bu dünya, bazen ‘iyi’ insanları harcamanın insanlık adına daha hayırlı olduğunu sananların iktidarını yaşadığı için Silvia Quintela 1976’da Peron’u devirip askeri darbe yapan faşist generallerin “tehlikeliler listesi”ne girer. Zira yoksullara yardım ettiğine göre o bir solcu olmalıydı ve haliyle solculara yer olmayacaktı diktatörlüklerde. Birkaç ay takip edildikten sonra 1977’nin 17 Ocak günü dört aylık hamileyken General Videla’nın adamları tarafından sorgusuz sualsiz tutuklanır. Beş ay boyunca askeri bir bölgede işkenceli zulümle baş etmeye çalışır. Ve sonra doğum için gönderildiği Camp de Mayo’nun bir hastanesinde hayata bir oğlan bebek hediye eder. Kocası Abel Madariaga ise İsveç’e kaçar. Silvia, Francisco adını verdiği bebeğini bir daha hiç göremez, zira bebek askeri yetkililerin planı dahilinde annesine gösterilmeden kaçırılacak ve çocukları olmayan asker ailelere evlatlık verilecekti.
28 yaşındaki yeni anne Silvia Quintela doğumdan iki gün sonra askeri bir uçağa diğer mahkumlarla birlikte bindirilir ve gecenin kör karanlığında, kendini hâlâ insan olarak adlandıran zalimler tarafından bilmem kaç bin metre yükseklikten Atlantik Okyanusu’nun sularına atılır.
Arjantin’de 1983’te askeri cunta yönetimi sivillere devrettikten sonra ortaya çıkan ‘Desaparecidos’lar -Kaybolanlar- gerçeği dünyayı sarsar. Silvia gibi tam 500 annenin, bebeklerini göremeden denize atıldığı ortaya çıkar. Ayrıca 30 bin ‘solcu’ genç Arjantinlinin kaybolduğu gerçeği şoke eder beyinleri.
Kötülüğün sınırı mı vardı bu rezil dünyada?
***
Dünya bir haftadır İsviçre’nin CERN Araştırma Merkezindeki “müthiş” buluştan bahsediyor. Evreni yaratan Bing Bang’ın -Büyük Patlama- hemen akabinde yayılan muazzam büyüklükteki enerjinin artık nasıl da kütleye yani somut olarak gördüğümüz her şeye -bizler dahil- dönüştüğünü biliyoruz. Tam 50 yılda 10 bin fizikçi 10 milyar dolar harcanarak gerçeği buldu. Higgs Bozonu adı verilen atomaltı parçacığının, enerjiyi kütleye dönüştürdüğünü kanıtlamış oldu meraklı insanoğlu. Bu buluşun günümüz hayatını nasıl etkileyeceği tam da anlaşılmazken, bilim adamları evrenin büyük bir gizeminin aydınlatıldığını iddia ediyorlar. Evrenin, galaksilerin, yıldızların, dünyanın, güneşin ve canlıların nasıl oluştuğu artık biliniyor. Gelecek nesillerin hayatlarını tümüyle değiştirecek ve belki de ölümsüzleştirecek bir buluştan bahsediliyor.
Lâkin insan bu noktada, büyük bir hayranlıktan birden bire büyük bir düş kırıklığına düşüyor. İnsanoğlu bu kadar büyük bir gizemi ortaya çıkarabiliyor da, insanın insana yaptığı kötülüğü meydana getiren “atomaltı parçacığını” neden bulamıyor gibi naif bir soru soruyor.
Kötülüğün nedeni nedir, ey bilimadamı?
***
Aynı dünya yine geçtiğimiz hafta başka bir haberi de paylaştı, konuştu.
Silvia Quintela’nın 35 yıl önce doğurup hiç göremediği oğlu, Francisco Madariaga Quintela ortaya çıktı ve DNA testiyle babası Abel Madariaga’nın oğlu yani Silvia’nın doğurduğu bebeğin ta kendisi olduğu kanıtlandı. Baba 33 yıl sonra bulduğu oğlunun iki sene içinde kendi yavrusu olduğunun kanıtlanmasının büyük sevincini yaşıyor. Mahkeme Francisco’yu evlatlık alan emekli albay ve karısını 15 yıl cezaya mahkum ederken hayatta olan kanlı diktatör Videla’yı ise 50 yıl cezaya çarptırıyor.
Kayıp kızları, oğulları ve çalınan torunları için yıllardır her cumartesi günü protesto gösterisi yapan “Plaza de Mayo Büyükanneleri” buruk bir zafer kazanmış oldu...
Atomaltı parçacığının sırrını çözen insanoğlu hâlâ kötülüğün sırrını çözmek için adım atmıyor.
Silvia ve kayıp 500 bebeğin anneleri okyanusun dibinden insanlığa acıyla bakıyor.
Şu koca evrende, sadece o anneler değil biz, hepimiz Desaparecidos’ların listesindeyiz.