Bir süre önce yanında elliye yakın eleman çalıştıran bir işyeri sahibi arkadaşımla söyleşiyorduk. Söz bu elemanların seçimine, işe yerleştirilmesine gelince, bilmediğim, belki de bu güne değin ilgili olmadığım bir konuyu açıkladı. Öyle ki, artık bu insanları işe alma ve yerleştirmede onlarla doğrudan görüşmediğini, bağımsız bir birim tarafından, tümüyle bilimsel verilerle bu elemanların seçildiğini ve yeteneklerine göre onlara iş verildiğini söyledi. Bu seçim ve çalışmalar sonucunda, yıllarca aynı görevde bulunan kimi elemanların görev yerlerinin değiştirildiğini, böylece işyerindeki verimliliğin daha çok arttığını hoşnutlukla belirtti. Sonunda söz şuraya geldi: Artık başarıya odaklanan hiçbir kurumda, her işi yaparım yaklaşımı geçerli değil!
Bilgi, yetenek, birikim kadar, kişinin karakter yapısı, bir işin daha iyi yapılmasında önemli bir etmen olmaktadır. Kendi potansiyel gücümüzü bildiğimiz oranda, işimizde daha başarılı olacağımız kuşkusuzdur.
Sözlerimizi bir öyküyle sürdürelim:
Çiftlikte iş arayan bir adam, yanında getirdiği tavsiye mektubunu iş sahibine vermiş. Bu mektupta yalnızca, “fırtınada uyur” yazıyormuş.
Çiftliğin sahibi o an çaresiz durumda olduğundan adamı işe almış. Aradan birkaç hafta geçmiş ve bir gece yarısı büyük bir fırtına patlamış. Yağan şiddetli yağmur ve uğuldayan rüzgârla uyanan çiftlik sahibi telaşla yataktan fırlamış. Yeni işçisini çağırmış, ama adam çok derin bir uykudaymış. Bakmış, adamı beklemek için zaman yitirecek, doğru ahıra koşmuş. Hayvanların güvende olduğunu ve bol bol yemleri olduğunu görünce şaşırmış. Sonra tarlaya koşmuş. Buğday balyalarının bağlanıp muşambayla örtülmüş olduklarını görmüş. Ambara koşmuş, kapılar kilitli, tahıl da kuruymuş. O zaman, “fırtınada uyur” sözünün ne anlama geldiğini kavramış.
Bu öykünün iletisi ışığında, herkes kendi payına şu soruyu sorabilir:
Her an, her türlü olumsuz koşullarla karşı karşıya gelebiliriz. Bir fırtına patladığında, büyük bir yıkımla karşılaşmamak ya da gelebilecek her türlü maddesel ve tinsel zararları göğüsleyebilmek için, gerekli önlemleri aldım mı?
Soruyu biraz açacak olursak...
Bu fırtına, aynı zamanda deprem, su baskını gibi bir doğa olayı ya da ekonomik veya sosyal bir patlama olabilir. Doğaldır ki deneyim kazanmış ileri görüşlü insanlar kadar, kurumlaşmış şirketler, kararlarını gelecekteki tüm olumsuzlukları göz önünde bulundurarak almaktadırlar. Yoksa herhangi bir fırtınanın getirebileceği yıkım, boşluk ya da kargaşa karşısında kendimizi nasıl korumaya aldığımız, ancak bir olay ortaya çıktığında önem kazanacaktır.
Bir başka deyişle...
Zamanında alacağımız her türlü önlem, öyküdeki işçi gibi en sert fırtınalarda bile huzur içinde uyumamızı sağlayacaktır.