Futbol; bazıları için sadece 22 adamın bir topun peşinde koştuğu gereksiz bir spor olarak tanımlansa da, aslında hayatın ta kendisidir. Futbol politikadır, futbol siyasettir, futbol ekonomidir. Ülkeniz için savaşan kişiler şehit olduğunda, ülkeyi bundan biraz olsun uzaklaştırabilen belki de tek araçtır. Futbol savaş durdurur, geçici ateşkesler sağlatır. Bu satırlar kimilerine göre abartılı gelebilir ama futbol aşktır.
Ligimizin yayıncı kuruluşu Lig TV'nin yeni sezon için çektiği reklamlar son günlerde oldukça büyük beğeni topladı.
Reklam kampanyasının sloganını yazı başlığında kullanmak istedim, çünkü gerçekten "aşk bazıları için altı harflidir."
Helmut Klopfleisch, Almanya'da yaşayan bir futbol tutkunu. Berlin'de doğup büyümüş. Yaşadığı şehrin takımlarından ‘Hertha BSC’ ye gönül vermiş gerçek anlamda bir taraftar.
2. Dünya Savaşı'nı kaybeden Almanya; Fransız, İngiliz, Amerikan ve Sovyetler Birliği kuvvetleri tarafından işgal edilmişti. İşgal kuvvetlerinin hepsi işgal ettikleri bölgelerde kendi ufak çaplı yönetimlerini kurmuşlardı. Yönetim tarzları benzeyen Fransa, Amerika ve İngiltere yönetimlerini birleştirmiş ancak Sovyetler Birliği birleşme fikrini reddetmişti. Sovyetler Birliği ülkenin doğu tarafını işgal etmiş ve sosyalizmi Almanya'ya dikte etmeye adeta yemin etmişti.
Ancak bir problem vardı, o da otoriter yönetimi olan Sovyetler Birliği'nin işgal ettiği Doğu Almanya halkının bu baskıcı rejime dayanamayıp kapitalist düzende olan Batı'ya yoğun bir şekilde göç etmeye başlamasıydı. Bu göçlere hiçbir çare bulunamıyor, bulunan çareler ise başarısız oluyordu. Sonunda Sovyetler Birliği çözümü buldu. Göçlerin en çok olduğu Berlin'e bir duvar örerek Almanya'yı resmen ikiye böldü.
Helmut Klopfleisch bu dönem Almanya'sının bir vatandaşıydı. Kendisi Almanya'nın doğusunda ikamet ediyordu. Berlin'in bu dönemde iki takımı vardı. Doğu'da FC Berlin, Batı'da ise Hertha BSC isimli kulüpler faaliyetlerini sürdürüyordu. Helmut Klopfleisch doğu'da yaşamasına rağmen gönül verdiği takım batıda faaliyet gösteren Hertha BSC idi.
Duvar inşaa edildiğinde Helmut Klopfleisch on üç yaşındaydı. On üç yaşına kadar gönül verdiği Hertha'nın kendi sahasında oynadığı her maça gidebilmişti. Ancak 13 Ağustos 1961 tarihinde duvar yapılınca bu onun için tek bir anlam taşıyordu: Artık Hertha'nın maçlarına gidemeyecek, gönül verdiği takımını stada giderek destekleyemeyecekti.
Gönül verdiği takımın kendi sahasında oynayacağı bir maçı izlemek için 28 yıl bekleyeceğini rüyasında görse inanmazdı herhalde.
Biri gelip ona, bir gün buraya bir duvar yapılacak sen de duvarın birkaç yüz metre gerisinden Hertha Stadı'ndan gelen sesleri yalnızca dinleyebileceksin ve duvarın arkasından sesini stadyumda duyurmaya çalışacaksın dese, herhalde gülüp geçerdi. Helmut ve kendisi ile aynı özelliği taşıyan birçok ‘Doğu'lu Hertha'lı" ile bir grup kurmuşlar, her hafta sonu takımın durumunu değerlendirmek için farklı yerlerde buluşuyorlardı. Duvar yıkılana kadar tuttuğu takımın sadece tek bir deplasman maçına gidebilmişti. O da Polonya'da oynanan Lech Poznan maçı idi.
Duvar 9 Kasım 1989'da yıkıldı. O tarihten sonra Hertha'nın içeride oynadığı ilk maç olan Wattenscheid maçı, Helmut Klopfleisch için adeta "gençlik aşkı ile yıllar sonra gidilen bir randevu" gibiydi.
Helmut Klopfleisch için de aşk altı harfliydi.
Bu hikâyeyi yaklaşık 10-15 gün kadar önce, Simon Kuper'in ‘Football Against the Enemy’ isimli kitabından öğrendim. Kitap Sinan Gürtunca tarafından Türkçe'ye çevrilmiş, ‘Futbol Asla Sadece Futbol Değildir’ adı ile satışta. Futbolun birçok değişik yönleri tarihi olaylarla bağdaştırılarak anlatılmış. İlgisi olan herkese kitabı okumasını öneririm.
Bu sene de ligimiz başladı. Umarım bu sene aşkı altı harfli görenlerin senesi olur ve gerçekten çok özlediğimiz futbolu, saha dışı olaylarından daha çok konuşuruz.