Yaklaşık bir buçuk sene önce lise arkadaşlarım Yosi Cemal, Suzi Asa ve Sara Cemal’in çekmiş olduğu bir belgesel sürekli aklımdaydı bu hafta. Yani onların “Adımlarla Koşmak” adı verdikleri belgesel. Henüz hastalığı net olarak belirlenememiş dokuz yaşlarındaki Eyal’in hikâyesi anlatılıyordu belgeselde. Daha ağız yapısı gelişmediğinden harfleri bir araya getiremeyen Eyal, bir şekilde yine de hayata tutunuyordu. Belgeselde de birkaç dakika Eyal’in bisiklet kullandığı, pinpon oynadığı sahneler vardı. Ben ve benim gibi filmi izleyen çoğu kişinin en çok ağzının açık kaldığı sahnelerdi...
Nerden mi geldi aklıma “Adımlarla Koşmak” adlı belgesel...
Paralimpik Oyunları’ndan tabi. İsim tamamen yanlış verilmiş sanki...
“Adımlarla Koşma Oyunları” olsa diye geçirdim içimden.
* * *
Ne her gün takip ettim oyunları ne de her gün gazetelerden takip etmeye çalıştım( ki gazetelerde ben pek göremedim haberlerini), hatta ana haberde kafilemizin gittiğini görmüş sonra da tozla bulut olmuştu kafamda. Ta ki görme engelli milli sporcularımızın futbol maçını izleyene kadar...
İnanabiliyor musunuz? Görme yetiniz yok ve siz futbol oynuyorsunuz, hem de sizin gibi bir sürü inançlı sporcularla!
Yaklaşık on sporcumuzun Fransa’yla gruptaki son maçına denk geldim işte ben de. Başta anlam veremeyip merakla ilk düdüğün çalmasını bekledim ki. Maç başlayınca da yüksek tempoyu görünce gözlerime inanamadım. Daha milli takımımızın Hollanda’ya karşı gruptaki ilk maçını doksan dakika izleyemezken, görme engelli sporcularımızın maçını öyle bir keyifle izledim ki, engelleri aslında kendi kafamızda yarattığımızı bir kez daha olsun anladım, onlar da bunu çok iyi gösterdiler.
Maça gelince... Gözleri bantlı 5’er futbolcu, her takımın özel yönlendiricileri, 2 görme yetisi olan kaleci, normalden sert olan içi zilli bir top ve her iki takımın sportmenlik dışı olmayan her hareketini alkışlayan taraftarlar... Top yerdeyken her hareketinde ses çıkarıyor ve sporcular zil sesine göre top sürüyor ya da kapmaya çalışıyor. Buraya kadar iyi güzel de, göremediği arkadaşına nasıl pas verecekler!? Öyle pas veriyorlar ki, açıkçası halı sahalarda yapılan maçlarda sürekli çalım atan arkadaşlarımızın özellikle izlemesi gerekiyor! Tabi ki de alışık olduğumuz maçlar gibi değil yaptıkları müsabaka; ancak insanın hayatında en az bir kere olsun izlemesi gereken bir rüya!
* * *
Paralimpik Oyunlarının mucizesini sırf futbolla sınırlamak gibi bir cehalete asla düşmem, düşmek de istemem. Eurosport’un geniş özetinde bir sürü sporu yapan engelsiz sporcuları görünce, nedense içimde tarif edilemez bir mutluluk oluştu.
Futboldan sonra bir de yüzmeyi görünce zaten, keşke orada olsaydım da ellerim kızarana kadar orada ben de alkışlayabilseydim dedim içimden. Doğuştan iki kolu olmayan engelsiz Beytullah Eroglu o kadar güzel yüzüyordu ki... Hayatta çoğu şey kelimelerle tarif edilir ama o engelsiz sporcuların azmini...
* * *
Engellerin engelsizliğiyle nasıl yaşanır onu gösteriyorlar bize belki de, bu da onların misyonu. Tabi şöyle ki biz onları sadece Londra’da havuzda, sahada, pistlerde ve kürsüde görüyoruz. Kim bilir nasıl geldiler buralara, ne gibi hikâyeleri var her birinin. Doğuştan mı engelliler, yoksa bir savaşta mı kaybettiler yetilerini, belki bir araba kazasında... Biz onların yaşadıklarını hissettiklerini sadece tahmin edebileceğiz ve hiçbir zaman anlayamayacağız. Ancak, onları topluma kazandırmak için sadece ilham veren başarılarında değil her daim desteklemeliyiz.
İşte skorun ya da sonucun hiçbir daim önem teşkil etmediğine inandığım tek spor organizasyonu sona erdi...
Ülkemiz madalyalarla döndü...
Sayısını ne merak ettim ne de araştırdım...
Aklımda onların fotoğraflarda kalan, “ Ben de varım! Benim de herkes gibi başarabildiğim şeyler var!” ifadesiyle verdikleri gülücükler...
Ne mutlu engelleriyle barışık olanlara...
Barikatları yıkanlara...
Ne mutlu
Adımlarla koşabilenlere...
Bu arada, görme engelli futbol takımımızın ne yaptığını merak ediyorsanız, ilk kez katıldıkları bu oyunlarda grubu 0 puanla ve hiç gol atamayarak bitirdiler. 7.lik-8.lik maçına çıktıklarını gördüm sonucuna bakmadım bile. Klişedir ama oradaki her takımın sporcuları, hepsi ama hepsi birinci oldu!
Dört yıl sonra “Şalom” olarak orada olmamızı diliyorum.