Türklerle Yahudilerin arasını açmak amacıyla arada bir Osmanlı tebaası olmayan Yahudilerin mensubu bulundukları ve 1915 yılında Çanakkale’de muharip olmayıp İngiliz üniformasıyla sadece nakliye hizmeti vermiş olan Siyon Katır Birliği konusu gazete köşelerinde yer alır. Amaç Yahudilerin Osmanlı’ya nasıl ihanet ettiğini kanıtlamaktır. Ancak ihanet olgusunun gerçekleşmesi için olmazsa olmaz koşulun yani söz konusu kişilerin Osmanlı tebaası olması gereği bilinçli bir şekilde göz ardı edilir.
Oysa bu birliğin 1914 sonlarındaki savaş koşullarında Osmanlı tebaası olmadıkları için Filistin’den tehcir edilen kahir ekseriyeti Rus vatandaşı olan Yahudilerden teşekkül ettiği biliniyor.
BU BİRLİK NASIL VÜCUDA
GELDİ?
1914 sonlarında Filistin’deki Dördüncü Orduya komutan olarak atanan Cemal Paşa Filistin’de yerleşik olan ancak düşman ülkelerin vatandaşı olan Yahudilerin Filistin’den tehcir edilmesine karar verdi.
Filistin’den dışarı uğratılan bu kişilerin 11.000 kadarı Mısır’ın İskenderiye şehrinde kurulan mülteci kamplarına yerleştirildi. Mülteci kamplarına yerleştirilen bu muhacirlerin içinden çıkacak gönüllülerden, dönmek istedikleri Filistin topraklarında İngilizlerin safında Osmanlı’ya karşı savaşacak kişilerin devşirilmesi kolaydı. Bu imkânın farkına varan iki Yahudi milliyetçisi aktivist bu kişilerden savaşçı bir birlik oluşturmaya karar verdiler. Bunlardan bir tanesi Ukrayna doğumlu hukuk eğitimi görmüş gazeteci Vladimir Jabotinsky diğeri ise Rusya doğumlu dişçilik eğitimi almış, gönüllü yazıldığı Rus ordusunda 1904-1905 yıllarında Japonya’ya karşı savaşırken bir kolunu kaybetmiş olan Joseph Trumpeldor’du.
İki aktivist ve arkadaşları yaklaşık 650 kişilik bir gönüllü grubu oluşturmayı başardılar. Ancak, İngilizler Filistinli Yahudilerin Filistin cephesinde çarpışmalarına ve silahlı bir birlik teşkil etmelerine karşıydılar.
Taraflar arasında varılan uzlaşma neticesinde söz konusu gruptan 562 kişinin Gelibolu’da cephane nakliyesinde kullanılmasına karar verildi ve bu kişiler Zion Mule Corps yani Siyon Katır Birliği adı altında Çanakkale cephesine sevk edildiler1 Gönüllülerin 300 kadarı Anzak’lara yardımcı olarak tahsis edildiler ancak Anzak’ların itirazı üzerine İskenderiye’ye geri gönderildiler ve cephede kalan 300 kadarı Yarbay John Henry Patterson2 komutasında silahsız olarak ateş altında hizmet verdiler. Bunların 15’i öldü 36 kadarı da yaralandı.3
Siyon Katır Birliğinin ana özelliği bu birlikten yetişenlerin 1917 senesinde gene İngiliz ordusu bünyesinde kurulan Yahudi Lejyonunun temelini oluşturmasıdır.4
Siyon Katır Birliğinin hikayesinin özeti bu kadar.
SORULMASI GEREKEN
SORU
Birinci Dünya Harbinde hasım olduğumuz İngiltere Fransa ve İtalya ile Avrupa Birliği bünyesinde birleşmeyi düşlüyorsak, İstiklal Savaşında kanlı bıçaklı olduğumuz Yunanlılarla artık dost oluyorsak, Balkan savaşlarında Osmanlı Türklerine mezalim uygulayıp onları Balkanlardan tehcir ederek bağımsızlıklarını elde eden Sırplarla ve Bulgarlarla bir alıp veremediğimiz yoksa, tabii ki Yemen’den dönen Kızılay konvoylarına pusu kurup yaralı Türk askerlerini katleden Araplarla da kan davası gütmenin bir yararı yoktur. Pekiyi o taktirde aynı davayı Osmanlı tebaası olmayan ve o devirde henüz devleti bile olmayan Yahudilerle sürdürmenin bir anlamı var mı?
Siyon Katır Birliği konusunu işlemeyi seven bu yazarlarımız Osmanli Ordusunda vazife gören, kimi şehit, kimi gazi, kimi nefer kimi subay, kimi tabip paşa yüzlerce Yahudiden her nedense bahsetmezler.
Aynı köşe yazarları Yahudi konusunu kurcalamayı sürdürürken Suriye asıllı popüler gazeteci Hüsnü Mahalli’nin doktora tezinde (Tez danışmanı Prof. Dr. Önder Arı) belgelediği konuları es geçmeyi tercih ederler. Mahalli, Arap unsurun kurduğu çeşitli dernekler vasıtasıyla 1909 senesinden itibaren, Arap kökenli subayları örgütleyerek Osmanlı’ya nasıl ihanet ettiğini anlatıyor5: Söz konusu ihanet 14,15 ve 16. sayfalarda iyi belgelenmiş. Örneğin, 28 Ekim 1913 tarihinde Aziz El Masri’nin İstanbul’da kurduğu El Ahd gizli örgütüne, Osmanlı ordusunda hizmet veren 4.000 (dörtbin) Arap asıllı subayın üye olduğu ve El Masri’nin İngiliz istihbaratıyla ilişkili olduğu kaydedilmiş. Tezin 19. sayfasında Cemal Pasa komutasındaki 4. Ordu birliklerinin askerlerinin çoğunluğunu Arap ve Kürtlerin oluşturduğu bunların da ilk fırsatta ordudan kaçtıkları kaydedilmiş. Ayrıca, “Katil Cemal”in, düzmece mahkemelerde yüzlerce Arap aydınını öldürdüğü ve 1916’da Beyrut ve Şam’da 800’ü aşkın kişiyi “iplerde sallandırdığı” yazılmış.
Şurası kesindir ki, Osmanlı Mülk’ünde, onun zafiyetinden faydalanarak ona ihanet etmemiş yegane topluluk Yahudi toplumu olmuştur. Selanik’in düşüşünü müteakip, hahambaşı Yaakov Meir 2 Aralık 1912 günü Yunan kralı George ile görüştü. Hahambaşı Selanik Yahudi cemaati ile Osmanlı imparatorluğunun ilişkilerini söyle değerlendirdi: “Askerlerinizin şehre girdiği ilk günlerde Yahudiler çok üzgündüler. Bu iki nedenden dolayı doğaldı: 1- Bütün dünyanın bize haşin davrandığı ve kapıları kapattığı 400 yıl önce bizleri kabul eden Türk vatanımıza karşı büyük minnet borcumuzdan dolayı üzgündük. Bütün Yahudi halkı bunu hiçbir zaman unutmayacaktır. Daha sonra, biz Yahudilerin Osmanlı İmparatorluğunda hiçbir sorunları olmamıştır. 2- Bugün Osmanlı ordusunda 500 civarında Yahudi askeri mevcuttur. Selanik’teki her Yahudi ailesinin bir oğlu, kardeşi veya akrabası savaştadır, ölmüştür, yaralanmıştır veya kaybolmuştur. Bu sebepten dolayı, Müslümanlar gibi biz de bütün kalbimizle yas tutuyoruz ve ağlıyoruz.” 6 Bu sadakat ilişkisi İstiklal Savaşı esnasında da muhafaza edilmiştir.7
Aşağıdaki fotoğraf İstiklal Harbimizde şehit düşen Yahudi askerlerin varlığına tanıklık ediyor. 8
1 http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/History/mulecorp.html
2 http://www.zionism-israel.com/bio/John_Henry_Patterson_biography.htm
3 http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/History/gallipoli.html
4 http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/History/legion.html
5 Hüsnü Mahli, Türk - Libya ilişkileri 20 Yıllık İlişkilerin Karşılıklı Ekonomik gelişmelere katkısı, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı, İstanbul 1990
6 Rifat Bali, Musa’nın Evlatları Cumhuriyetin yurttaşları, iletişim yayınları, İstanbul 2001, s. 79
7 Mehmet Gündem, İmparatorluğun Öteki Çocukları Gayrimüslim vatan Şehitleri yazı dizisi Milliyet gazetesi 03/02/2005
8 Harry Ojalvo, M.S. 1186’dan bu yana Bir Yahudi Serüveni, İstanbul, A Basım, 2004, s. 57