Haftanın peraşasındaki esas konu Yosef’in satılmasıdır. Ancak Yosef’in satılmasına kadar gelişen olaylar sanki doğal bir süreç gibi değil de bilinçli bir şekilde gelişmektedir.
Yaakov, Yosef’e diğer kardeşlerinden daha fazla yakınlık göstermekte, ona özel hediyeler almakta ve diğer oğullarını açıkça provoke etmektedir. “Yaakov iş tam yoşev oalim” cümlesi gereğince bu davranış şekli, Yaakov gibi bilge bir atadan hiç de beklenmeyen bir davranıştır.
Yosef, resmen ‘laşon ara’ yaparak kardeşlerini babasına sempatik görünmek uğruna ihbar etmektedir. Kardeşlerinin ona dostça yaklaşmaları nasıl mümkün olabilir?
Yosef, gelecekte kendisini kardeşlerinin lideri olarak gösteren rüyayı kardeşlerine anlatır. Kardeşlerinin buna verdiği tepkiye rağmen ikinci rüyasını hem kardeşlerine hem de babasına anlatır. Bu kardeşlerin sabrını taşıran son damla olmuştur.
Yaakov gibi bir bilge kardeşleri ile Yosef arasındaki çekişmeyi çok iyi bilmesine rağmen Yosef’i kardeşlerini görmeye tek başına gönderir. Yosef ise bunu kabul ederek kardeşlerini görmeye gider. Sonuç malumdur. Yosef önce kuyuya atılır sonra da Mısır macerası başlar. Burada sanki Yaakov ve Yosef bilinçli bir şekilde bu olayları tırmandırmakta ve sonu hazırlamaktadırlar. Bunun cevabını peraşamızın metninde bulmak mümkündür.
Peraşamızda Yaakov’un Yosef’i emek Hevron yani Hevron vadisinden gönderdiği söylenir. Ancak Hevron çukurda değil Yeoşua 14/12’den alınan bilgiye göre bir tepede kurulmuştur. Bilginlerimiz (Raşi) ve Gemara Masehet Sota 11/A bunu şöyle açıklarlar. Hevron’da defnedilmiş olan tsadiğe verilmiş olan sözün yerine gelmesi için mutlaka Yosef’in kendinin olmayan bir diyara yani Mısır ülkesine gönderilmiş olması gerekmektedir. Midraş Yaakov’un Yosef’i yollamadan önce birlikte Hevron’da bulunan Mearat Amahpela’ya gittiklerini öğretir. Bu da Yosef’in satılmasının Tanrı’nin ilahi planının gerçekleşmesi için mutlak gerekli olduğunu gösterir.
Avraam Tanrı kendisine kutsal topraklarla ilgili kararını bildirdiği zaman bunun için bir kanıt ister. Bu olayı “haftanın peraşası” ekibi şöyle bir benzetme ile anar: Bir baba oğluna seni bu Pazar maça götüreceğim der. Oğlu da babasına bana doğru söylediğini ben nereden bileyim diye karşılık verir. Bir oğlun babasına böyle bir karşılık vermesi normal kabul edilse bile Avraam gibi üst düzeyde maneviyatı olan bir tsadiğin böyle bir yanıt vermesi çok da mantıklı görünmemektedir. Sanki nasıl ki oğlu babasının güvenirliğini sınıyorsa Avraam da Tanrı’nın güvenirliğini mi sınamaktadır?
İşte bu soruya cevap vermek amacı ile Tanrı’ya daha yüksek derecede güven duymalarını sağlamak için Mısır sürgünü tecrübesi gerekli olmuştur. Mısır’dan kurtuluşun ancak ve yalnız Tanrı tarafından geleceğine dair inanç gerçekleşmeden bu kurtuluş da gerçekleşmemiştir. Mısır ülkesine gönderilen her bela aynı zamanda Bene Yisrael’e yönelik bir uyarıdır. Beşalah peraşasında yer alan ve her Tefila’nın sonunda söylediğimiz “vayomer im şamoa tişma” ile başlayan cümleler Mısır diyarına verdiğim belaları sana vermeyeceğim çünkü ben şifa veren Tanrı’yım şeklinde noktalanır. Çünkü Bene Yisrael bilmeli ve anlamalıdır ki, başımıza gelen bütün sıkıntılardan kurtulmanın tek anahtarı Tanrı inancını sağlam tutmak, O’nun emirlerini harfiyen uygulamaktır. Mısır esaretinde Bene Yisrael ‘acıları’ nedeni ile ‘haykırınca’ bir başka deyişle kurtuluşun ancak Tanrı’da olduğunu anlayınca kurtuluş süreci işlemeye başlamıştır. Tanrı işte o zaman atalar ile olan ‘anlaşmasını’ hatırlamıştır.
Şimdi Yaakov ve Yosef’in davranışlarını anlamak daha kolaydır. Onların yaptıkları sadece geleceğe yönelik bir master planın uygulanmasıdır. Mısır sürgünü kaçınılmazdır. Ancak bu sürgünün koşullarının oluşması için de bir süreç gereklidir işte Yaakov ve Yosef bu sürece yardımcı olmuşlardır.
Yosef yolunu şaşırdığı zaman bir kişi ile karşılaşır. Bu kişi melek Gavriel’den başkası değildir. Tanrı emri ile melek Yosef’i doğru yolda yönlendirmektedir. Ancak burada Yosef ile ilgili bir noktayı daha paylaşmak lazımdır.
Yosef kardeşlerine yanlış davranmıştır. Bu doğrudur. Ancak kalbi kardeşlerini aramaktadır. Onlara ulaşmanın çarelerini bulmaya gayret etmektedir. Meleğe söyledikleri bunun kanıtıdır. “Et ahay anohi mevakeş – kardeşlerimi istiyorum”
Birkaç yıl önce Neve Şalom sinagoguna Holocaust’tan kurtarılan bir sefertora hediye edilir. Bereşit peraşasının okunduğu Şabat gününde gerçekleşen bu mütevazı törende Sefertora bağışını yapan kişi peraşalar içinde en fazla Vayeşev peraşasını sevdiğini, bu peraşanın kardeşlik duygularını anımsattığını ifade eder. Gerçekten de nasıl ki Yosef kardeşlerine ulaşmanın yolunu arıyorsa bizler de ‘kol Yisrael arevim ze baze’ ilkesi gereği birbirimizi bulmalı, sıkıca sarılmalı ve kardeşçe birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz. Böylelikle belki de Bet Amikdaş’ın yıkılmasına ve içinde bulunduğumuz bu acı sürgüne neden olan ‘sinat hinam’ yeri Bet Amikdaş’ın inşasına ve sürgünün bitmesine neden olacak olan ‘aavat hinam’a terk edecektir. Yeşayau peygamberin de dediği gibi “o günlerde Efrayim Yeuda’yı kıskanmayacak, Yeuda da Efrayim’i sıkıştırmayacaktır.” Çok mu uzak görünüyor. Aslında değil. Bakınız yine Yeşayau peygamber neler söylüyor.
“Tsaoli varoni yoşevet tsiyon ki gadol bekirbeh kedoş Yisrael – sevin ve şarkı söyle ey Tsiyon kızı. Çünkü Yisrael’in kutsalı senin kalbinde büyüktür.”