Ve bir derbi daha geride kaldı... Galatasaray ile Fenerbahçe’nin asırlık rekabetinde bir 90 dakika daha tamamlandı ve kazanan Galatasaray oldu... Bu maça dek neredeyse tüm oyuncularının aşırı formsuz bir görüntü çizdiği, birçok maçta konsantrasyon sorunu yaşayan bir takım; ezeli rekabette sahadan gülerek ayrılan taraf oldu. Madalyonun öbür yüzünde ise Alex krizinin sona ermesinin ardından sistemini oturtan, neredeyse tüm maçlarına aynı kadro ve anlayışla çıkan Fenerbahçe, kalecilerin yere dahi yatmadığı mücadelede kaybeden takım oldu...
Galatasaray’ın derbi galibiyetini masaya yatırırken; iki takım teknik direktörlerinin takımlarına enjekte ettiği anlayışları ve maç içerisindeki hamlelerini ele almakta yarar var... Şöyle ki... Fatih Terim, yıllardan bu yana alamet-i farikası haline gelen kaos futbolunu bu maçta tercih etmedi ve takımını kontrollü bir hücum anlayışıyla Fenerbahçe karşısında sahaya sürdü. Terim, bu alışılagelmişin dışındaki oyun anlayışını ikinci yarının ortalarında bir forveti bir orta saha oyuncusuyla değiştirerek perçinledi. Diğer kulübede oturan Aykut Kocaman ise bu maça dek uyguladığı ve oynattığı futbol planı ve dizilişten taviz vermeyerek, bir anlamda Galatasaray’ın ekmeğine yağ sürdü. Örnek vermek gerekirse; maç öncesi Fatih Terim ve televizyon başındaki milyonlar dahil herkes Kocaman’ın maç içerisinde hangi oyuncu değişikliklerini kaçıncı dakikada yapacağını biliyordu... Nitekim Fenerbahçe adına beklenen her şey oldu; Terim maç öncesinde kafasında nasıl kurguladıysa, karşılaşma içerisinde de aynı rakiple karşılaştı... Satranç gibi geçen 90 dakikada rakibinin hamlelerini, ondan önce öngören Fatih Terim maçı Galatasaray’a kazandırdı... Ama bana kalırsa Aykut Kocaman’ın inisiyatif almaktan uzak tavrı karşılaşmayı Fenerbahçe’ye kaybettirdi... Bazen mat olmamak için kozu rakipten daha önce oynamak gerekiyor sanırım...