Dayanıklı olmayı nasıl daha keyifli hale sokarım

Köşe Yazısı
27 Aralık 2012 Perşembe

Tana ESKİNAZİ ALALU


‘Bilgi çağında her beş yılda mevcut bilgi düzeyi iki katına çıkmakta, mevcut bilgiler kısa sürede geçerliliğini yitirebilmekte, eğitimli ve vasıflı bir kişi, ancak yeni gelişmeleri takip ettiği sürece bilgi düzeyini koruyabilmekte.’ diyor Prof. Dr. Sedat Murat ‘İşte Çalışanlar’ dergisinde.

Bir süre önce de NY Times dergisinde ABD’de ‘Üniversitelere ödediğimiz paralar geleceğimizi garanti etmiyor’ gibi başka bir makale vardı. Zamanımızda birçok insan iş arıyor. Gerçekten de bir iş tutturmanın zor olduğu bir döneme girdik. Rekabet çok, insanlar daha eğitimli, artık işler hata yapmayı kaldırmıyor. Dünya daha küçük, internetle herkes bilgileniyor.  20-30 yıl evveline göre hayat şartları çok değişti. İş tutturmak için birçok şeyi deniyoruz ama sonunda pes edebiliyoruz.

Çocuklarımızın eğitimi için elimizden geleni yapıyoruz. Çocuklarımız iş ararken de benzer kaygıları yaşıyoruz. Biz veya çocuklarımız istedikleri işte çalışmak için ne kadar donanımlı? Zorluklara ne kadar dayanıklılar? Bizim yaştaki insanlar için para kazanmak ne kadar kolay, ne kadar zor? Tüm bunlar bazen bizleri yorabiliyor.

Yankı Yazgan’ın geçtiğimiz hafta sonu VKV Koç Özel Lisesinin düzenlediği 21. Yüzyılda Ebeveyn Olmak adlı kongrede söylediği şu sözlerle başlamak istiyorum. Kas yapmak istediğinizde, kolunuzla hiç çalışmazsanız, ya da sadece iki –üç kere kolunuzu kaldırırsanız vücudunuzda hiç bir fark olmaz, kaslanmazsınız. Aşırı kas çalışırsanız kendinize zarar verirsiniz.  Ben de bu metaforu iş dünyasında kalmak veya iş dünyasında yer edinmek için gösterilen çaba için kullanmak istiyorum.  Öğrencilik hayatı için de benzer sorular ve durumlar var. 

İki hafta evvel de San Fransico’da Chadd Konferansına (Çocuklar ve Erişkinler için Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Konferansı’na) katıldım. Alan R Graham PhD. zamanımızda daha dayanıklı olabilmek ile ilgili bir konuşmasında şunları söyledi. 1.Gerçeği kabul edin, 2. Pozitife odaklanın, 3. İlişkilere girin ve topluluklara katılın, 4. Zorlukları fırsat olarak algılayın. 5. Fiziksel ve Ruhsal öğretileri kullanın.

Bazen umutsuzluk bizleri yoruyor. Her seferinde pes etmeyip tekrar başlamak gerekiyor. Söylemesi kolay ancak iş yapabilmekte. Bunları daha kolay yapabilmek için birkaç öneri getirmek istiyorum bu yazımda.

Umutsuz olduğumuzda enerjimiz düştü deriz, enerjimizin yok olduğunu zannederiz ancak yok olmaz. Umutsuzluklar enerjiyi sadece bloke eder yok etmez.  O zaman sorulması gereken soru şudur? Kendimi nasıl heyecanlandırırım ve enerjimi nasıl yerine getiririm? Nasıl harekete tekrar geçerim, tekrar umuduma bağlanırım?

Birçok insan çevresindekileri umutsuzluk zamanlarında terk eder. Zanneder ki etrafında kendini üzen insanlardan kurtulursa enerjisi yerine gelir.  Çoğu kez bu durum kendini kandırmaktan başka bir şey değildir. Zira insanı harekete geçiren şey dışardan değil içeriden gelir.

Çalışırken, plan yaparken renkleri kullanın, renkler bizi harekete geçirir. Yaratıcılığımızı arttırmak ve farklı bakış açılarıyla bakmak bize biraz macera hissini de getirir. Bunun için ne kadar çaba gösteriyorsunuz?

Huzurlu ortamlarda ne kadar bulunuyorsunuz?

Beyninizi nasıl boşaltıyorsunuz?

Enerjinizi nasıl tekrar şarj ediyorsunuz?

Yeni bir fikrim var başlamak istiyorum ama korkuyorum dediğinizde korkunuza rağmen nasıl ilerliyorsunuz?  Ya da ilerliyor musunuz? Başarı korktuğunuz zaman gerçekleşir.  Başarı korkuya rağmen ilerlemekle olur.

Kaç kere yapmak istediğiniz şeylere başlamak isterken gereken malzemeniz olmadığı için başlamaktan vazgeçtiniz?

O zaman belki de başlamak istediniz işlere girişmeden bir ihtiyaç listesi oluşturmak için zaman ayırmak gerekiyor. Bir başka zamanı da bunları tamamlamak için ayırmak gerekiyor.

Kendinizi sabote edecek düşünceler de enerjinizi düşürür. Benim potansiyelim bu değil, demek işinize yaramayabilir? Özellikle gençlerimiz üniversiteyi bitirdiğinde hemen en güzel işin ayaklarına geleceğini hayal ederler ve olmadığında da ümitsizliğe kapılırlar.

Böyle düşündüğünüzde bir durun. Derin bir nefes alın. Orada olmalıydım gibi, beklenti cümleleri kurmayı bırakın. Beklentilerinizle olanı kıyaslamak enerjinizi düşürmekten başka bir işe yaramaz. Onun yerine hayal kurun, neşeli bir film seyredin, sizi havaya sokan bir müzik dinleyin, tabiatın içine girin, hareket edin, resim, heykel gibi şeyler yapın, dans edin veya renklerle oynayın.

Yaşamdan kriz ve kaos hiç eksik olmuyor.  Kendinize inanmak birçok işi daha kolay başarmaya yarar ancak onu başarmak için yeterli değildir. Yukarıdaki taktikleri kullanmak belki size biraz daha fazla harekete geçirecektir. Denemekten ne çıkar öyle değil mi?

Einstein’ın dediği gibi delilik, devamlı aynı şeyi yapıp farklı sonuçlar beklemektir. Küçük detayların farkına varın ki büyük zorlukların üstesinden gelebilesiniz. Haydi, siz de deneyin! Yardım isterseniz beni aramaktan çekinmeyin. Sevgiyle kalın.

[email protected].

Mutlu bir yıl dileklerimle