Yaakov, Yosef’in oğullarını mübarek kılıp onlara şöyle demiştir: “(Gelecekte, tüm Bene-) Yisrael (çocuklarını) seninle mübarek kılacak ve ‘Tanrı seni Efrayim ve Menaşe gibi yapsın’ diyecek” (Bereşit 48:20). Birçok ebeveyn her Şabat ve Bayram akşamı, çocuklarını bu sözlerle mübarek kılar. Anne ve baba bu özel berahayı birlikte verir.
Otoriteler, Menaşe ve Efrayim’in iki farklı yaşam tarzı tutturduğunu vurgularlar. Her iki tarz da gerekliydi; ama ikisi birbirinden çok farklıydı. Örneğin, Menaşe’nin, Efrayim’e göre çok daha fazla bu dünyanın insanı olduğuna dair işaretler vardır. Menaşe, Mısır başveziri Yosef’in başyardımcısı olarak görev yapıyordu. İşi, hükümet bürokrasisinin pürüzsüz bir şekilde yürümesini sağlamaktı. Başka bir deyişle, Yosef, Menaşe’nin sağ koluydu. Hatta kardeşler geldiğinde çevirmenlik rolünü o üstlenmişti. Kardeşleri Yosef’in evine getiren kişi de odur. Diğer yandan Efrayim, oturup büyükbabası Yaakov’dan Tora öğreniyordu. Bu, bir yandan diplomasi ve iş hayatı ile ilgilenen dünya insanı Menaşe ile zaman ve çabasını Tora öğrenimine adayan Tora adamı ile arasındaki ikili takım yaşamının bir örneğidir.
İşin doğrusu, bir Yahudi’nin bu dünyada gerçekten başarılı olması için, bu iki yönü birbiriyle dengelemeyi bilmesinin gerekli olduğudur. Her Yahudi, kendisini Tora ve mitsvalara adamak ve hayatının temel fonksiyonunun bunlar olduğunu bilmek zorundadır. Fakat aynı zamanda bir kişi sırtını koltuğuna yaslayıp gökten Man yağmasını bekleyemez. Herkes, yaşamını dürüst bir şekilde kazanmak, evine ekmek getirmekle yükümlüdür. Kişi kendisi, ailesi çevresi, cemaati ülkesi ve tüm dünya ile ilgili olmalıdır. Ekmeğini kazanmalı geleceğini düşünmeli çocuklarını buna göre yetiştirmelidir.
Yaakov’un tüm Yahudilere vermiş olduğu beraha, çocuklarının Efrayim ve Menaşe gibi olması yönündedir. Bu beraha, maneviyatla günlük yaşam gereksinimlerinin bir şekilde dengelenmesi konusundadır. Bu sayede, gerilimi uygun bir dengeyle sabit tutmayı bilecek çocuklara sahip olabiliriz. Hem iş yapan hem Tora öğrenen bir gelecek bizim için en ideal olandır.
Gözlemin bir parçası da, her Yahudi’nin, çocuğuna bu ikili yaşamı aktarırken, Efrayim’in, Menaşe’den öncelikli olduğunu da vurgulaması gerektiği yönündedir. Menaşe iki oğul arasında büyük olandı. Ayrıca Menaşe, yaşam için vazgeçilmez bir özelliği temsil ediyordu. Fakat buna rağmen, Yaakov berahada “Efrayim ve Menaşe gibi” diyerek, Efrayim’in – yani Tora ve mitsvaların yine de öncelikli olduğunu vurgulamıştır. Bir çocuğun, ebeveyninde görmesi gereken budur.
Gemara (Nedarim 81a) sorar: “Ülke yani Erets-Yisrael neden kaybedilmişti?” ve cevap verir: “Önce Tora’ya beraha söylemedikleri için”. Bu ifadenin basit anlamı, Tora öğrenmelerine karşın, halkın öğrenime başlamadan önce beraha söylememiş olduğu şeklindedir.
Fakat eğitsel bir açıklama, Gemara’nın bu ifadesini, Tora’ya beraha söylemek değil, bir insanın çocuklarına verdiği berahayla bağlantılı olarak ele almaktadır. Başka bir deyişle, o dönemde halkın en büyük hatası, çocuklarına verdikleri eğitimde önceliği Tora’ya değil, dünyevi işlere vermeleriydi. Oysa berahada, Tora’yı simgeleyen Efrayim önceliklidir. Ve eğer Efrayim’in Menaşe’ye göre Tora’nın öncelikli – yani Yahudi yaşamının asıl odak noktasının Tora – olması açık olmadığı zaman, bu Ülke’nin kaybı için yeterli bir sebeptir.
Gemara başka bir örnek de verir. Rişonimler Tora’ya birinci diğer işlere ikinci değeri vermişler ve her ikisinde de başarılı olmuşlardır. Hâlbuki Aharonimler diğer işlere birinci, Tora’ya ikinci değeri verdiklerinden her ikisinde de başarılı olamamışlardır. Gösterilen yol açıktır. Bize düşen bu yolu izleyebilmektir.