Her zaman acı olaylar, kayıplar, tedirginlikler, üzüntüler hatta felaketler yaşanır ve insan yeni yıla yeni beklentilerle girer. Aslında insan her yeni günün doğuşu ile yeni bir güne yeni umutlar ile başlar ve bu umutların gerçekleşmesi için Tanrı’ya dua eder.
Miladi takvime göre yeni bir başlangıcın ilk günlerinde bilgisayarın başına geçip bir şeyler yazmanın zorluğunu yaşıyorum.
Hicri takvimine göre Muharrem ayının ilk günü, Yahudi takvimine göre Roş Aşana yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilirken Çinlilerinki ilkbahara rastlamakta, Tayland, Kamboçya ve Laos gibi ülkelerde 13-15 Nisan günlerinde su dökülerek kutlanmaktadır. Bardaklara şampanya dökmek, belli mekânlarda olağanın birkaç katı ücret ödeyerek kutlamak gibi bir zorunluluk yok ya…
Jerusalem Post Gazetesi’nin haberine göre İsrail’de yılbaşı (Silvester) kutlamaları düzenleyen otel ve lokantaların kaşerut belgeleri tehlikedeymiş.
Yeni yıl mesajları yine sosyal paylaşım sitelerinde tıklama rekorları kırdı.
Kimi 2013 senesinin kellere saç, hastalara ilaç, züğürtte para, sıvacıya mal, işsize iş, dişsize diş, olmayana çocuk, üşüyene gocuk, dırdırcıya akıl, onu çekene sabır vermesini diliyor, kimi ise daha az nükteli (?) daha akılcı temennilerde bulunuyor.
Trafik çilesi, kadına şiddet, çocuk gelinler, bitmek bilmeyen terör, şehit haberleri, Suriye gerginliği, nükleer çalışmalarını sürdüren İran’a ekonomik ambargo uygulanması, Patriot füzeleri, Ortadoğu’da bitmeyen çatışmalar, İsrail ve Gazze’nin karşılıklı roket atışlarına hedef olması, Başbakanımızın İsrail’i bir ‘Terör devleti’ olarak nitelendirmesi… Yıllar peş peşe geçiyor, 2013 yılı da geçmiş yıldan pek farklı olmayacak her halde… Yanılmış olmayı o kadar isterdim ki…
Dünya dönmeye devam ediyor, Tanzanya ile Uganda’da 24 milyon insanın malaryaya karşı yaşam savaşı verdiğini, kara kıtada milyonlarca çocuğun aç olduğunu düşündükçe durdurun şu dünyayı inecek var demek geçiyor içimden. Yanı başımızda katliamlar sürüp gidiyor, nefret, ayırımcılık, ötekini dışlama her şeye karşın sağlıksız beyinlerden silinemiyor.
Türk Yahudi cemaati ise yüzyıllar boyu, geçmişte kalan bazı tatsız olaylara rağmen, huzur içinde yaşadığı ülkesinde ne yazık ki hala asılsız iddialar ile kimi zaman hedef gösterilmeye devam ediyor. En üst düzeyde resmi makamların kamuoyunu aydınlatıcı açıklamaları ise belli ölçüde temelsiz ve yanıltıcı bilgilendirmeler sonucu bazı zihinlerde yer eden tahribatın önüne geçmekte geç kalıyor. Atılan çamur bir defa iz bırakmış oluyor…
Temennimiz pek çok kez dile getirildiği gibi Türkiye’de Yahudi ve azınlık olmanın yarattığı sosyal hassasiyetin giderilerek devlet katında başlatılan eşitlik kavramının tabana yayılmasıdır.
Her zaman acı olaylar, kayıplar, tedirginlikler, üzüntüler hatta felaketler yaşanır ve insan yeni yıla yeni beklentilerle girer. Aslında insan her yeni günün doğuşu ile yeni bir güne yeni umutlar ile başlar ve bu umutların gerçekleşmesi için Tanrı’ya dua eder.
Yahudi inancına göre sabah uyanır uyanmaz henüz eller bile yıkanmadan ruhumuzu sevgi ile yenilediği için Tanrı’ya teşekkür eder ve her duada Tanrı’nın bereketinin üstümüzde olması dileğinde bulunuruz. Ben de aynı dileği tüm insanlık adına tekrarlıyor ve her şeye rağmen yeni yılın barış yılı olmasını temenni ediyorum.
Belki düşmanlıklar yerine sevginin üretileceği güzel günler yarından da yakındır.