Tüm hafta Sneijder aşağı – Sneijder yukarı konuşmaktan dillerdeki tüyler bitti, tükendi... Peki, neden bu kadar konuştuk Wesley Sneijder’i? Dünyanın hâlihazırda en iyi 10 orta saha oyuncusundan birini henüz 28 yaşında transfer etme şansınız doğar ve maddi imkânlarınızı zorlamanız halinde onu kadroya katma ihtimaliniz belirirse; beklersiniz doğumhane kapısında dikilen babalar gibi... Kariyerini dünyanın sayılı üç kulübünde; Ajax, Real Madrid ve Inter’de geçiren bir futbol yıldızını renklerinize bağlama fırsatı çıkarsa karşınıza, transferin gerçekleşme sürecinde siz de doğurursunuz. Hem de dokuz tane... İki Avrupa şampiyonası, iki de Dünya Kupası tecrübesinin yanına, Dünya Kupası’nın en değerli oyuncularından biri unvanını eklemişse o futbolcu özgeçmişine, beklersiniz kapısının önünde saatlerce... Dünya Kupası finali oynamışsa bir futbolcu ve artık onun için birçok maç peynir-ekmek kıvamına geldiyse; anahtarını kaybeden daire sahibi gibi sarılırsınız o çilingirin boynuna... Eğer bir hücum oyuncusu, orta sahanın her bölgesinde size aynı verimi vermeyi ve takımı 3-4 adım daha yukarı çıkarabilmeyi yetenekleriyle vadediyorsa; bekleyene zül gelmez gecelerce... Kullanacağı frikikle hiç beklenmedik anda skoru değiştirmek bir oyuncunun en önemli alamet-i farikalarından biriyse; televizyonlarınızı uyku dışında hep açık tutar, sosyal medya artık fiziksel ihtiyaçlarınızdan biri haline gelir, en normalinden...
Sneijder’in istediği yıllık ücret elbette konuşulacak, hem de günlerce... Balık hafızalı olmayı bir kenara bırakın, Sneijder’in ücreti daha önce olduğu gibi asgari ücretle karşılaştırılacak, milletvekili maaşıyla kıyaslanacak... Lakin Sneijder bu topraklarda hiçbir zaman akranlarının yani dünyanın sayılı futbolcularının aldığı parayla tartıya çıkamayacak, bu çok net... Çok değil, sadece aylar öncesine dek değeri taban yapan bir lige gelme cesaretini gösteren ve bunu günlerce ölçüp biçen bir dünya yıldızı olduğunu unutup, “Ne naz yaptı ama” diyeceğiz... Aldığı radikal kararın bir televizyon yıldızı olan eşinin kariyerini de direkt etkileyeceği gerçeğini önemsemeyeceğiz... Sahada vermediği bir pası yıllık ücretiyle değerlendirip, “Zaten araları maaş nedeniyle bozuk” yorumunda bulunacağız, geçmişten tecrübeyle sabit...
Biz bu ülkede yine ne yazık ki futbolu sevmemeye devam edeceğiz... Kim gelirse gelsin hatta kralı da gelsin; kadife bilekleri, saf yetenekleri değil komplo teorilerini, yıllık ücretleri ve hakkında çıkan dedikoduları konuşmaya devam edeceğiz...