Küçüklükten başlıyor her şey. Sevgi vermek için, almış olmak gerek.
Yonca TOKBAŞ
Küçüklükten başlıyor her şey.
Sevgi vermek için, almış olmak gerek.
ALmak için de verebilmek…
“Ne ekersen onu biçersin” deyimini o kadar seviyorum, o kadar önemsiyorum ki!
Her şeyin özü bu deyimde yatıyor aslında.
Eğer sinirliysen, sürekli gergin ve kızgınsan, seninle yaşayan herkesi de sinirli, gergin, mutsuz kılıyorsun.
Bugünlerde malum sürekli kadına karşı erkek şiddetini tartışıyoruz. Gerçi bazen şiddetten sadece fiziksel şiddeti anladığımızı düşünmemize de içerliyorum.
Psikolojik şiddet de fena!
Kadını sürekli hor görmek, ezmek; sözle, bakışla taciz etmek, insan içinde küçük düşürmek, yalnız kaldığında aşağılamak, ne yapsa tenkit etmek… bu da bir çeşit işkence işte.
Sinsice hem de.
Sevgisizlik ve şiddetin her türlüsü bu Dünya’dan acilen kökü kazınması gereken iki hastalık. Ama, sevgisizliğe karşı nefret, şiddete karşı şiddet uygulayarak asla yapamayacağımıza inanıyorum ben.
Siz de o eleştirdiğiniz sevgisizliğin ve şiddetin ta kendisi oluyorsunuz çünkü o anda.
Hani tıpkı çocuklar iyi bir şeyler yaptıklarında övmek, takdir etmek yerine; en ufak yaramazlıklarında azarlamak, kızmak gibi.
Kızmayı, öfkeyi, şiddeti biz öğretiyoruz çocuklara küçükten. Çocukları negatif ilgi bağımlısı kılıyoruz.
Bağırdığın çocuk senden öğrendiğini sana uyguluyor. Şiddete meyilli, sevgisiz bir çocuk oluyor büyüyünce.
Oysa keşke iyiliklerine odaklansak, överek takdir ederek onları iyi olduğu için takdir görme bağımlısı yapsak. Bu o kadar önemli ki!
O yüzden bu perşembe günü SeVgililer Günü’nde bütün Dünya’nın kadına şiddete karşı Eve Ensler öncülüğünde birleşip dans ederek eylem yapmasını inanılmaz önemsiyorum.
Müthiş bir fikir, olağanüstü yapıcı bir eylem!
1 milyar insanın dans ederek bir duruş sergilemesi hem inanılmaz bir kafa tutma, hem de çok güçlü sevgi dolu bir mesaj barındırıyor ruhunda.
Kadın bedenine dair bu yapıcı, cesur, anlamlı “diklenme” bugüne kadar akla gelmiş en müthiş fikir bence.
Tatlı tatlı bir nanik...
Türkiye’nin ve Dünya’nın her yerinde kadınlar organize oldular.
Kadına karşı şiddet konusunda kadınların yanında olmak, bu konuda kadına destek vermek isteyen herkes dans edecek!
SeVgililer Günü ilk defa, bence kendini aşıp, iyi bir eyleme de dönüşecek.
14 Şubat’ta kalkın yerinizden.
Açın bir müzik.
Dans edin siz de.
Farkındalığınızı gösterin.
Şiddete nanik yapın, sevgiyle salınıp Dünya’yı müzikle, bedeninizle sallayın!
Yonca
“Dansöz Dünya”
Kitap tavsiyesi
Elimden asla düşürmediğim bir iki demirbaş kitabım var. Ne zaman aklıma eğitime dair bir şey düşse, Sir Ken Robinson’un “Out of our minds” ve “Finding your Element” adlı kitaplarını okurum.
Türkçe çevirileri yapıldı mı bilmiyorum. Ama eğer eğitim konusuna merakınız varsa, okumalısınız diyorum.
Bir de Shakespeare’in soneleri. Can Yücel ve Talat Halman çevirileri var. Her iki çeviri de birbirinden deli güzel. Sonelerde her konuya dair inanılmaz güzel göndermeler vardır. Aşka, hayata, ilişkilere, politikaya, sanata... Elime her aldığımda okur, düşünürüm.
Bazı soneler, hele de 66. Sone mesela, Türkiye’nin bugünkü politik durumunu öyle bir anlatıyor ki, şaşarsınız okuyunca
O kadar söyleyeyim.
Okuyun bu yakında.
Yonca
“kitap kurdu”