Hani soruyoruz ya çoğu zaman birbirimize “Türk sporunun en büyük sorunu ne?” diye... İçeriği çok geniş olsa da cevap sadece altı harften oluşuyor; vizyon... Altyapıda top koşturan futbolcu adayından, tenis dersi alan amatör sporcuya dek birçoğumuzun derdi; çıtayı yukarı koyamamak ve bir gün en tepede olabilme ihtimalini Kaf Dağı’nın ardında görmek olsa gerek... Birçoğumuz, bir gün zirvede olma hayalini kurarken bile kendini dizginlerken, bazıları da dikenli yollarda yıpranmaktan çekiniyor. Bu vazgeçmişlik de haliyle; daha sonra hayat felsefen haline gelebiliyor...
Ne yazık ki; Halter Milli Takımı ile ‘23 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası’na katılan 16 sporcuda dopingin tespit edildiği bir günde yazıyorum bu yazıyı... Son örnekte olduğu üzere; gençlerin kolay yoldan başarıya ulaşma hırsıyla kavrulduğu acımasız ve çarpık bir düzende vizyon sahibi olup, bunu ortaya koyabilmek pek mümkün olmuyor... Türk sporunda, futbolunda uzun zamandır ulaşamadığımız bir eşik, geçemediğimiz bir engeldi adeta o altı harfli sihirli kelime; vizyon... Buna karşın; Galatasaray’ın son dönemde gerçekleştirdiği iki futbolcu transferi tüm bu tezlere tezat oluşturdu. Başta başkan Ünal Aysal olmak üzere Sarı-Kırmızılı kulüp yönetimi, iki dünya yıldızına imza attırarak ileri görüşlülüğünü ortaya koydu. Şu bir gerçek ki; Avrupa arenasında oynadığı son maçta takımını Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna taşıyan Didier Drogba’nın yanı sıra; aynı zaferi sadece üç yıl önce tadan Wesley Sneijder’i hem de devre arası transfer döneminde Türkiye’ye getirmek başlı başına bir meydan okumadır; bir vizyon göstergesidir... Hedefin sadece Türkiye sınırları içinde başarı olmadığını, Avrupa arenasında da ses getirmek istediğini icraatlarıyla ortaya koyan kulübün alkışlanacak politikasıdır. Bugün üzerinde Galatasaray formasıyla Drogba ve Sneijder’i Şampiyonlar Ligi karşılaşmalarına çıkarıyor olmak, sadece yerel değil küresel çaptaki rakiplerinize de bir mesaj manası taşır...
Sonunda başarı gelsin gelmesin; Galatasaray altyapısında top koşturan genç çocukların Drogba’ya sadece beş dakika uzak olduğunu hissetmesidir önemli olan. Tesis bahçesinde Sneijder ile karşılaşabilme ihtimalidir, genç futbolcuyu daha büyük düşünmeye iten... İşte belki de sırf bu yüzden iki önemli dünya yıldızını her hafta izlememiz için Türkiye’ye getiren, vasatın prim yaptığı futbol ortamında vizyonunu ortaya koyan Ünal Aysal ve arkadaşlarını alkışlama zamanıdır...