Eveeet, bir kez daha birlikteyiz... Fakir ama gururlu ve de üstüne bir de mutlu olmayı başaran insanların ülkesinde ‘Küba’daki gezimize devam ediyoruz. Bizim klan gittiği yerlerde, hele böyle uzaaak diyarlarda, buradakiler acaba nasıl yasıyorlar? Neler yapıyorlar? Gelenekler farklı mı? Yaşantıları nasıl? sorularına cevap bulmak için ve dahi bizzat tanışabilmek için fırsat yaratmayı sever. Bu defa da klan üyelerimizden dışişleri bakanımız; ‘blumberg’ in önayak olması ile ‘Küba Sefaradik Sentır’ (bundan sonra KSS diye anılacak) arandı, randevu alındı ve gidildi. (Aradan zaman geçtiği ve bende maalesef isim hafızası olmadığı için bizleri karşılayan beyefendinin adını unuttum. Önemi var mı? Diyelim ki David.) Her ne kadar, tatil gününde kendisini oraya gelmek durumunda bırakmamızdan pek hoşnut kalmadıysa da prezident David bizleri kapıda içtenlikle, güler yüzü ile karşıladı. Son derece bakımlı güzel bir bina. Çok da büyük olmayan ancak her odası, her salonu ile son derece yeterli ve fonksiyonel olan KSS’ı hızlıca gezdik. Tahmin edebileceğiniz gibi en sonunda KSS’nin içinde bulunan sinagogda oturduk ve sohbete başladık. Sanırsın adamla 40 yıllık dostuz. Her ne kadar farklı kültürlerde, anlayışlarda yetiştirilmiş, çok farklı şartlarda büyümüş ve yaşamış olsak da, aramızda binlerce kilometre mesafe dahi olsa, sanki yıllarca aynı sofrada oturduk, aynı yemekleri yedik, aynı evi paylaştık, dün gece ayrıldık, sabah tekrar buluşmuşuz gibiyiz... O kadar aileden... Bizden biri...
Başlıyor anlatmaya; biraz İspanyolca biraz İngilizce, anlaşıyoruz. Çat-pat anladıklarımı not ediyorum, Blumber’in karısı da benim için notlar alıyor telefonuna (teen kyu lüül) burada Sefarad Aşkenaz ayırımı yok diyor, zaten nüfus o kadar az ki bu ayırımı da yaparsak geriye bir şey kalmayacak, onların da sorunu aynı, nüfus yaşlı… Nüfus azalıyor. Yavaş yavaştan öte hızlıca yok olma tehlikesi altındalar, tıpkı bizim gibi. Şalom’daki doğum –vefat ilanlarındaki sayılar, bu basit istatistik yakın gelecekte nasıl tükeneceğimizin en kolay göstergesi. Yakında Karetta – Karettalardan daha az sayıda kalırsak şaşırmayacağım… Ne dersiniz çocuk sayısını ‘4’ lemek iyi bir fikir olabilir mi?
Devam ediyor anlatma bizim Davidiko; KSS’in hazanı Küba’yı terk edip İsrail’e yerleşmiş. Kendisinden birkaç aylığına hazanlık yapması için gönüllü! olmasını rica(!) etmişler. Kısa bir süreliğine sen bakıver bu işe demişler. Sonra? Sonrası malum, zorlanmadınız her halde tahmininizde; aradan geçen altı seneye rağmen bir hazan gelmemiş, halen bekliyorlarmış, anlayacağınız yeni hazanın gelişi hep başka bir bahara ertelenmiş. Sevgili Davit, hem hazan olduğu için hem de bir hazan gelmesi için, sürekli dua ediyormuş. Ümitsiz yaşanmaz ne de olsa… Haham desen tamamen kurumuş, tükenmiş durumda; numune için bile kalmamış. Düğünlerde, barmitsvalarda, özel gün ve bayramlarda yurt dışından getiriyorlarmış. İnanmakta zorluk çekeceksiniz ama, brit mila, barmitsva düğün gibi okazyonları toplu olarak ve neredeyse senede bir kez yapıyorlarmış. Şiiliden gelen haham, sezonda bir kez toplu sünnet ve düğünler yapıyormuş, böylece ‘ithal’ Rav ile bütün ‘işler’i bir kerede bitiriyorlarmış. Anlayacağınız, sosyal yaşantıda çarklar iyice yavaşlamış durumda…
1930’ lardan 1950’ lerin sonuna kadar bir okulları bile varmış Küba da, ancak zamanla nüfus ve şartlar okulun kapanmasına sebep olmuş. Günümüz Küba’sında nüfusları çok yaşlanmış, gençler ülkede kalmıyor, hem Küba’nın ‘özel’ durumundan hem de yeni imkânlar, yeni fırsatlar için bir kısmı dünyanın diğer ülkelere bir kısmı da İsrail’e gidiyorlarmış. Eskiden 700 kişilik büyük bir sinagogları varmış. Ancak şimdilerde bu kadar büyük bir yere ihtiyaçları kalmadığından büyük yeri kiraya vermişler ve daha küçük bir sinagogda ibadetlerine devam ediyorlarmış (bu sohbeti yaptığımız yer). Bu durum İstanbul’da, Türkiye’mizin dört bir yanında, kimi kaderine terk edilmiş, kimi kapanmış, kimi de devir edilmiş terkedilmiş sinagogları hatırlattı bana.
Küba’da arada bir, büyük bir düğün olur ise kiralamış oldukları büyük salonu kullanmaya hakları varmış. Büyük organizasyonlar ve törenler burada yapılmaya devam ediyormuş. Nüfus azalmasının bir sonucu olarak karışık evliliklerde ciddi bir artış olmuş. Bilindiği üzere yayılmacı bir din olmadığından, Yahudiliğe geçmek isteyenlerin kabulü; oldukça uzun ve eğitim acısından zor bir süreçtir. Küba’da kalan nüfusu korumak ve büsbütün yok olmamak adına; bu iş hem daha kolay hem çok daha süratli olarak hallediliyormuş.
Şimdilik bu kadar, haftaya son bir bölüm ile varlığını güçlükle sürdüren Küba Yahudi nüfusunun bugünkü yaşantılarına misafir olmaya devam edeceğiz…
Sevgiyle kalın…