Beşiktaş-Fenerbahçe maçının ardından, kamuoyu ilk başlarda garipseyerek baktığı Beşiktaş’ın hikâyesinin başarılı bir şekilde devam ettiğini artık kabul etmeye başladı. Bu maç ve Olcay Şahan’nın son dakika attığı gol tam da Beşiktaş’ın hikâyesini tamamlar şekildeydi. Bunun yanında son kontra atak olmasa veya Mehmet Topuz son topu taça atsa, bütün kamuoyu şimdi farklı mevzular üzerine kafa yoruyor olacaktı. Zaten bu yüzden biz de bu oyunu sevmiyor muyuz?
Açıkçası, Beşiktaş’ın başına Samet Aybaba geldiğinde, çok para harcayarak büyük yıldızlar alan takımlara ve oturmuş kadrolara karşı fazla söz söyleyebileceklerini düşünmüyordum. Bunun üzerine bir de Samet Aybaba’nın istikrarsız teknik direktörlük kariyerini eklediğimizde. Kâğıt üzerinde kendimi haklı çıkartabilirdim.
Yönetimin ‘Feda’ politikası kendi içinde tutarlı gözükse bile, hayatlarını profesyonel olarak futbol oynayarak kazanan kişilerin, taraftarın ve basının önüne “Beşiktaşlılık” sorgusu üzerinden eleştirilmesi kabul edilmesi zor etik olmayan bir davranış. Buna rağmen futbolcuların maaşlarının indirilmesi ve belirli dengelerin sağlanması hem yönetimin hem de teknik ekibim arasındaki uyumu ve istikrarı gösterdi. Yönetim ve teknik ekibin görev yaptığı dönemde en kritik durum Quaresma ile yaşadıkları süreç, belki maddi açıdan kulüp zarara uğrasa bile bugün takım içindeki ahenk ve uyumun önemini daha rahat görmemizi sağlıyor. Yönetimin en büyük başarısı taraftarların ve basının Quaresma üzerinden yarattıkları baskıya cesurca karşı durmaları ve istikrarı ön planda tutmaları. Açıkçası Türk futbol kamuoyunda eşine pek rastladığımız bir durum değil.
Altını çizmek gerekirse Beşiktaş’ın başarısı, uzun süredir unuttuğumuz futbol hikâyelerine geri dönmemizi ve futbol adına belirli mevzuları konuşmamızı sağlıyor. Belki de ligimizin normalleşme süreçlerinin ilk adımı olarak kabul edebiliriz.
İşte bütün bu yaşananlar, yönetim, futbolcular ve taraftarlar arasında yaratmış olduğu ‘Feda’ senesinin ve dik duruşunun meyvesini vermeye başladı. Ayrıca Olcay Şahan’ın golünün, 90 metrelik depardan sonra gelmesi, golün 90+3 de atılması, İnönü Stadı’nın son derbisi olması ve tabii ki Fenerbahçe’nin kalesine atılması, Feda senesinin sembol golü olarak tarihe geçmesini sağladı. Bu golü yıllar sonra ‘Feda’ sezonu ile birlikte hatırlayacağız. Türk futbol severler için ise bu maç güzel bir umut ışığı, iyi bir geri dönüş, hatırlanması gereken bir hikâye.