Üniversite sınavı, adı ne olursa olsun, kaç basamaklı yapılırsa yapılsın her zaman en güvenilir sınav oldu, ta ki geçtiğimiz yıllarda ortaya çıkan şifre mevzularına kadar… Bu konuşma ve yazışmalar durulunca, bu kez de değişen katsayılarla kafalar karıştı.
Geçtiğimiz pazar günü 167 sınav merkezinde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı (YGS) yapıldı. YGS’ ye, sonrasında LYS’ ye de girmeyi hedefleyen tam 1 milyon 851 bin 326 kişi katıldı. Öğrencilere 160 soru için160 dakika verildi. Türkçe, matematik, sosyal ve fenden oluşan bu sınavda alacağı puan aynı zamanda öğrencinin LYS sınavını da etkileyecek.
Üniversite sınavı, adı ne olursa olsun, kaç basamaklı yapılırsa yapılsın her zaman en güvenilir sınav oldu, ta ki geçtiğimiz yıllarda ortaya çıkan şifre mevzularına kadar… Bu konuşma ve yazışmalar durulunca, bu kez de değişen katsayılarla kafalar karıştı. Sınavların soru biçimleri ve tarzları da değişikliğe uğradı. Hele Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) , başlı başına bir muamma olmaya devam ediyor bana göre.
Haziranda yapılacak LYS ‘lerde öğrencinin bilgisini ölçer nitelikte sorular soruluyor. Üç yıldır uygulanan yeni sistemde bilgi ağırlıklı bu sorularda Türkiye geneli net ortalamaları, tahminin çok altında kaldı. Bu sebeple, bazı öğrenciler hayal dahi edemeyecekleri üniversitelerin burslu bölümlerine girerken ortalama öğrenciler çok iyi okullara yerleştiler. Sınav, bilgiyi ölçmeyi hedeflerken doğru tercih yapmayı ölçtü bir bakıma.
Soru hazırlayan komisyonda kimler olduğunu bilmiyoruz. Elbette birbirinden değerli hocaların olduğundan hiç şüphem yok. Ama bir şekilde onlarla konuşma fırsatım olsaydı, bir şeyler söylemek isterdim.
Bilgi sorusunu zor hazırlamak, bir seçimdir. Sınavda, bir soruyla birkaç bin adayı eleyebilirsiniz. Ama bunu yaparken komisyonun soruyu zorlaştırma biçimi çok önemlidir. Örneğin bir yazarın adını vererek aşağıdakilerden hangisinin onun eserlerinden biri olmadığını sormak, zor bir soru oluşturmaktır. Cevabı, ezber bilgiye dayalıdır. Ders çalışan bir öğrenci bu soruya doğru cevap verecek, sınavdan sonra, yazarın adını da eserlerini de unutacaktır. Bu tip sorular öğrencinin yalnızca ezber yeteneğini ölçer. Bir de zor soru yapmak adına sadece kişi adlarından yola çıkılarak hazırlanan sorular var ki gerçekten bir edebiyat öğretmeninin bile Türk Edebiyatı’ndaki bütün kitapları okusa da çözemeyeceği türden.
Aşağıdaki soru 2012 LYS’de sorulmuş bir edebiyat sorusu:
Cumhuriyet Dönemi’nin kimi romancıları, özellikle halkın sorunlarını yansıtma, bu sorunlar doğrultusunda okurları bilinçlendirme amacını gütmüşlerdir. Bunun için de insanları ezen koşulları, bu koşulları ortaya çıkaran etkenleri romanlarında ele alıp işlemişlerdir. Aşağıdaki romanlardan hangisi yukarıda belirtilen tutumla oluşturulmamıştır?
Şıklar ise: Kuyucaklı Yusuf, Kaplumbağalar, Tütün Zamanı, Rahmet Yolları Kesti ve Sonuncu.
Öğrencinin bu soruyu çözebilmesi için aşağıdakilerden den birini yapması lazım:
1. Bütün eserleri okumuş olmalı. (Ki bu, yeni sistem içinde imkânsız)
2. Hiçbirini okumasa da internetten bu eserlerin özetlerine bir kez de olsa bakmış olmalı.(Bu da kolaycı ve kandırmacalı bir yaklaşım.)
3. Bu ikisinden birini yapmışsa bilgiyi ne olursa olsun hatırlamalı.(Sınavda böyle bir hafıza varsa tabii…)
Bu tür sorulara cevap beklemek, öğrenciden veya yetişkin birinden bir mucize beklemekten başka bir şey değildir.
Üstelik diyelim ki hepsini yaptı ve bu soruyu doğru cevapladı. Bu sorunun doğru bir biçimde cevaplanmış olmasıyla öğrencinin hangi niteliği ölçülmüştür peki?
a) Ezberciliği
b) Hafıza gücü
c) Çalışkanlığı
d) Hırsı
Cevap veriyorum:
e) Hiçbiri