Einstein’in yolunu açan, feminist, aynı zamanda tahrik edici birâfet, tüccar ve kumarbaz Bir Kadın: Gabrielle-Emilie Le Tonnelier de Breteuil, Marquise Du Chatelet-Lomond
Dostları ona sadece ‘EMILIE’ derlerdi. Ben de yazımın devamında ‘Aydınlanma Çağı’nın bu olağanüstü kadınını Emilie ismiyle anacağım.
Aydınlık Çağı 18. yüzyıl Batı Avrupa’sını düşünsel anlamda nitelemek için kullanılır. Takriben 1300 yıl süren ve önyargıların, dini baskıların, bağnazlığın hâkim olduğu karanlık çağdan sonra, tekrar ilim ve bağımsız, hür düşünce ortamı yaratılmış; insanlık tekrar medeniyet çizgisine dönmeyi başarmıştır.
Emilie’yi bu ortamın hem ürünü, hem de 18. asrın ötesine geçecek ilmi ve sosyal katkıları olan bir kişi olarak görebiliriz.
Babası, daha çok küçük yaştan olağanüstü zekâsının farkına varmış ve eşinin muhalefetine rağmen Emilie’yi eğitim için manastıra göndermeyi reddederek, ona devrin en iyi hocalarını tutmuş ve şatosunda yetiştirmeye karar vermişti. Nitekim Fontenelle, Maupertuis1 gibi ünlü bilim adamları onun hocalığını üstlenmişlerdi. Emilie 12 yaşına geldiğinde Latince, İtalyanca, Yunanca ve Almancayı öğrenmiş ve bu dillerden, Fransızcaya birçok eseri tercüme etmeye başlamıştı. Bu arada, yine babasının teşvikiyle binicilik ve eskrim dersleri almış ve her iki sporda üstün yeteneklerini ortaya koymuştu.
İlaveten müzik ve tiyatroya yatkınlığı da fark edilince şan ve oyunculuk dersleri almış ve bu yeteneklerini de kullanmaya ve sergilemeye muvaffak olmuştu.
18 yaşında, zamanın usullerine uyarak, bir nevi görücü usulü ile evlenen genç kız, ‘Marquise Du Chatelet’ unvanını ismine eklemiş ve 26 yaşına kadar, eğitimine ve çalışmalarına ara vermek zorunda kalmıştı.
Bu evlilik, ona sosyal yaşamını renklendirmek fırsatını yaratmıştı. Müthiş matematik dehası ve inanılmaz hafızası, onu kumar masalarına çekmişti. Bu sayede kazandığı paraları hububat ticaretinde kullanarak, servetini daha da büyütmeyi başarmıştı. Güzelliği ve zekâsının birçok kimseyi etrafında “pervane” etmesi kaçınılmazdı…
Bir davette kralın şövalyelerinden biri, ona iltifatlar yağdırıyordu. Emilie kumar masasından kalkarak “Bayım, ilginizden dolayı memnun olduğumu söylemeliyim. Niyetinizi de anlıyorum. Sizinle beraber olmak bana da zevk verecektir. Ancak bir şartım var: sizi şimdi düelloya davet ediyorum; eğer beni yenerseniz arzunuza kavuşursunuz,” demişti. Ve uzun süren çatışma sonunda, kılıç ustası sayılan şövalye, arzusuna kavuşamadı.
Sekiz senelik bir aradan sonra tekrar fizik ve matematik çalışmalarına döndü. Birkaç yıl sonra ünlü düşünür Voltaire ile tanışıp, onu evine misafir etti. Tanışmalarından kısa süre sonra 10 yıl sürecek coşkulu bir aşk ve müşterek çalışma hayatına başladılar. Bu devre Emilie’nin en verimli dönemidir. Sıralıyorum siz de şaşacaksınız:
Isı ve ışık üzerinde yaptığı araştırmalar sonunda2 enfraruj ışınlarının varlığını keşfetmiş ve ışığın bazı kimyasallar üzerindeki etkilerinden bahsederek modern fotoğrafçılığın da temellerini atmıştır.
Ve işte bu safhada, zamanının ünlü fizikçilerinin eserleri ve gözlemleri ile Newton’un ‘Matematik Prensipler’ kitabından faydalanarak, o zamana kadar bilinenin aksine, hareket halinde olan bir cismin enerjisinin, hızı ile düz orantılı değil fakat hızının karesi ile orantılı olduğunu ispat etmiştir.(3)
Emilie’nin, Einstein’in ünlü ve çığır açan E=mc2 denklemini detaylı bir şekilde açıklaması ve ispat etmesi beklenemezdi. Ancak, genç kadının biyografisini kaleme alanlar onun formüle ettiği E=mv2 prensibinin, Einstein’dan 150 sene evvel kitle ve enerji arasındaki ilişkiyi açıkça ortaya koyduğunu ifade etmektedirler…
Ünlü İngiliz matematik ve fizikçisi Isaac Newton’un başyapıtı ve Latince olarak yazdığı ‘Philosophiaea Naturalis Principia Mathematica’ (Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri) kitabını Fransızcaya tercüme etti. Yalnız tercüme etmekle kalmadı, yorumlarını da ekledi.
Bu yorumları Newton’un teorilerine yepyeni bir bakış açısı getirmiştir.
Kendisini derin bir şekilde müspet ilme vakfetmiş bir kadının sosyal hadiselere pek ilgi duymadığı sanılabilir. Şimdi sıkı durun… Ve yazının devamını okuyun:
Müthiş bir kadın hakları savunucusu idi. Hollandalı filozof Bernard de Mandeville’in ‘Fables de Bees’ (Arıların Masalı) adlı eserini Fransızcaya tercüme ederken yazdığı önsözde, kızların mutlaka erkekler gibi eğitim görmelerini savunmuş, manastırlar yerine kızların da mutlaka kolejlere gitmesinin önemini şöyle vurgulamıştı: “Kadın ve kızlarımıza iyi bir eğitim sağlamadığımız taktirde sanat ve bilimde onların parlamasına mani olur, toplumumuzun ilerleyişini önleriz”.
Kadınların toplumda erkeklerin baskılarına maruz kalmalarına ve hor görülmelerine de karşı idi. Görüşlerini en azından kendi çevresine iyice duyurmak ve yaymak için çeşitli ‘gösteriler’ düzenledi. Bazı davetlere açık ve çarpıcı elbiselerle giderek yanına yanaşan erkeklerin cehaletlerini ortaya koymaya çalıştı. Bazen de yine aynı yerlere, göğüslerini açık bırakarak ve üstlerine çeşitli makyajlar yaparak gitti: (bugünkü ‘feminciler’ acaba ondan mı ilham aldılar?)
Sosyal meselelere bu kadar yatkın olan bir dehanın dini konulardan uzak durması da beklenemezdi. Nitekim ‘ Examen de la Genese- Examen du Nouveau Testament’ (Bereşit’in İncelenmesi–İncil’in İncelenmesi) adlı eserinde her iki kitabı da akıl ve mantık süzgecinden geçirmiştir.
On beş gün sonra, köşemi bu kitaba ayırmayı tasarlıyorum.
Peki… Bu yoğun çalışmalara ve coşkulu ve fırtınalı sayılabilecek aşk hayatına rağmen Emilie, kocasını veya çocuklarını ihmal etti mi? Asla! Tam beş çocuk sahibi oldu. Çocuklarının eğitimini asla ihmal etmedi. İlk çocuklarının en iyi şekilde meslek edinmeleri ve evlenmeleri için tüm becerisini ve çevresini ortaya koydu.
Ne büyük çelişkidir ki kendi asrını aşan bu genç kadın kendi zamanının tıp ilminin yetersizliğine yenilerek 5. çocuğunu doğurduktan bir hafta sonra hayatını kaybetti.
Şimdilik Emilie’ye veda ederken size bir önerim var: bütün şahsiyetini ortaya koyan yukarıdaki resmini okullara asalım mı?
1- Fontenelle: filozof, astronom ve matematikçi. Maupertuis: matematikçi ve coğrafyacı. Özellikle atalet kanunları, dünyanın şekli hakkındaki araştırmaları ile ünlüdür. Fransız Bilim Akademisi’nin ömür boyu üyesi olmuştur.
2- ‘Dissertation sur la Nature et la Propagation du Feu’ (Ateşin Tabiatı ve Yayılması Hakkında Görüşlerim) adlı eseri… (1737)
3- ‘Institutions de Physique’ (Fizik Dersleri) adlı eseri (1740)
Yaşamı ile ilgili diğer bilgilerin çoğunu yazarken David Bodanis’in ‘Passionate Minds’ adlı eserinden istifade ettim.