“Halk sesini dinletebilmek ve saygı görmek ister. Liderler hükümdar değil, hizmetkârdırlar. Liderler değişiklikleri sezinleyebilmelidirler. Demokrasi, eşit olma hakkı değil, farklı olabilme hakkıdır. Mücadeleyi bırakınız ve farklılıkları meşrulaştırınız.”
Brad Pitt’in hem başrolünü hem de yapımcılığını üstlendiği ‘World War Z’ insanlar ve zombiler arasında yaşanan sıra dışı bir savaşı odağına alıyor. Filmde bu savaşı öngörüp önlem almaya kalkışan tek ülke olarak İsrail gösteriliyor. Zombilerin saldırılarına karşı Kudüs’ü çevreleyen yüksek duvarlar inşa edilmiş. Filmin Türkçe çevirisinde ise İsrail ve Jerusalem’den sürekli ‘Ortadoğu’ olarak söz ediliyor.
Anlaşılan bu ülkeyi olumlu gösterebilecek hayal ürünü de olsa her izlenimden kuşku duyulmakta. Oysa filmde Kutsal Kentin kalelerinin içinde yan yana Filistin ve İsrail bayrakları ile dua eden iki halkın görüntüleri yer alıyor.
1995’de İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres tarafından kaleme alınan 175 sayfalık bir kitabı anımsadım: ‘Yeni Ortadoğu’.
Kitabın 8. bölümü ‘Yeşil Kuşak’ başlığını taşıyor. Peres daha o dönemde Y kuşağını mı tanımlamak istemişti bilemiyorum. Şöyle diyor: “Kurumsal demokratikleşme, modernleşme süreci ve sosyal refahla birlikte olmadıkça, demokratik değerler halk tarafından özümsenmeyecektir. (…) Araştırma ve geliştirme Ortadoğu’nun rengini kahverengiden yeşile dönüştürecektir.”
Peres, yirmi birinci yüzyılda barışçı çevrenin geliştirilmesi için demokratikleşme ile sosyal refahın at başı gitmesi gerektiğini ve ileri teknolojinin doğal rezervlerin genişliğinden, hatta nüfus sayısından daha önemli olduğunu açık ve seçik ortaya koymakta.
Ülkemizde daha çok ‘One minute’ krizi ile tanınan ‘Nobel Barış Ödüllü’ bu dünyaca saygın devlet adamının kitabının içine bir not iliştirilmiş: “DÜZELTME-İsrail Dışişleri Bakanı Şimon Peres, arka kapakta, yanlışlıkla İsrail Devlet Başkanı olarak yazılmıştır. Düzeltir, okurlarımızdan özür dileriz. Milliyet yayınları.”
İlginç bir rastlantıyla, kitabın yayımlandığı yıllarda dışişleri bakanı olan Şimon Peres 15 Temmuz 2007’de yemin ederek yedi yıllık devlet başkanlığı görevine başlayacaktı.
Şimon Peres (Szymon Perske), 2 Ağustos 1923 tarihinde Polonya’da doğdu. Peres’in büyükbabası Zvi Meltzer, bir din adamıydı ve Peres’in hayatında büyük etkilere sahipti. Bir söyleşisinde, Peres; “Büyük babamın evinde büyüdüm ve o beni eğitti… Büyük babam bana Talmud’u öğretti. Kulağa geldiği gibi kolay değildi. Ailem çok dindar değildi fakat ben aşırı muhafazakârdım. Bir keresinde, ailem Şabat’ta radyo dinlediğinden radyoyu parçaladım” diye anlatır. 1941’de Wiszniewo’da kalan Peres’in bütün akrabaları Holokost’da öldürüldü. Büyükbaba Rav Meltzer dâhil kasabanın sinagogunda diri diri yakıldılar.
1932 yılında Peres’in babası Filistin’e göç etti ve Tel Aviv’e yerleşti. 1947 yılında, Peres, Haganah’ya katıldı. David Ben-Gurion, Peres’i personel ve silah alımında görevlendirdi. Pek tabi ki Peres’in 66 yılı aşan politik kariyerini aktarmak bu yazımın boyutlarını aşar. Yine de bazı önemli dönüm noktalarını vurgulayalım; 1977 yılında İşçi Partisi liderlik yarışında Yitzhak Rabin’e yenildi. 1984’te Likud ile milli birlik hükümetinde dönüşümlü olarak 2 yıl başbakanlık yaptı. 1992 yılında 15 yıl önce devraldığı parti liderliğini yeniden Rabin’e kaptırdı. 2000 yılında Devlet Başkanlığı için yarıştığı Likud adayı Moshe Katsav’a karşı kazanamadı. Genelde ‘loser’ olarak anıldı ama yılmadı, mücadele arzusunu hiçbir zaman yitirmedi.
Devlet Başkanı Şimon Peres’in, 18-20 Haziran günleri arasında Kudüs’te beşincisi düzenlenen ‘Yarınlarla Yüzleşmek’ adlı Başkanlık Konferansı kapsamında 90. yaş günü de kutlandı. Konferansta İngiltere’nin eski Başbakanı Tony Blair, Chicago Belediye Başkanı Rahm Emanuel, Arnavutluk Devlet Başkanı Bujar Nishani, Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni, Monaco Prensi II.Albert, Kadın Hakları Örgütü Kurucusu yazar Ayaan Hirsi Magan, sanatçılardan Barbra Streisand, Robert De Niro ve Sharon Stone gibi ünlüler yer aldı. Medyada etkinliklerin abartılı ve fazla görkemli olduğu, böylesi dünya çapında tanınmış ve saygın bir kişinin bu olayı bir gösteriye dönüştürmeden daha alçakgönüllü bir şekilde yaş gününü kutlayabileceği eleştirileri yer aldı. Aynı kanıyı paylaşmıyorum. İleri yaşına rağmen bu denli yapıcı bir kişiliğe sahip bu dünya liderinin, her türlü övgü ve saygınlığa layık olduğuna inanıyor, iki kez kendisi ile bir arada bulunma ayrıcalığını yaşadığım için şanslı hissediyorum.
Şimon Peres’in konferansta dile getirdiği bu sözler tüm dünya liderlerine bir mesaj niteliğinde: “Halk sesini dinletebilmek ve saygı görmek ister. Liderler hükümdar değil, hizmetkârdırlar. Liderler değişiklikleri sezinleyebilmelidirler. Demokrasi, eşit olma hakkı değil, farklı olabilme hakkıdır. Mücadeleyi bırakınız ve farklılıkları meşrulaştırınız.”
NOT: 22 Haziran tarihli Hürriyet Gazetesi’nde Ağlama Duvarı fotoğrafı altında bir haber başlığı: “Tekbir getirince kurşun yağdı”. Doğal olarak başlıktan ne anlaşılıyor? İsrail askerinin tekbir getiren Müslüman Filistinliye ateş açtığı… Ancak haberi okuduğumuzda ölen kişinin 46 yaşında Doron Ben-Şaluş adlı bir Yahudi olduğunu ve elini cebine sokunca görevlinin onu terörist sanıp paniğe kapıldığını anlıyoruz. Önyargı ve provokasyon amacı taşımadığına inandığımız bu tür haberlerde gerekli duyarlılığın gösterilmesi gerektiğine inanıyorum.